Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Ederin kaç dolar?

İki gece önce, sabaha karşı, Türk lirası dolar karşısında 20 dakika içinde 30 kuruş değer kaybetti. Akşam yatarken doları 4.6'da bırakan halk, uyandığında karşısında 4.9'u geçmiş bir kur buldu. Peki, ülkenin kendi askeri kılığındaki FETÖ'cülerce bombalandığı, 251 kişinin öldürüldüğü gece dolar ne kadar oynamıştı: 5 kuruş!
Ekonomist değilim ama sanırım burada bir olağanüstülük olduğunu görmek için herhangi bir uzmanlık da gerekmiyor. İhracat %10.4, sanayi %9.6, ilk çeyrek büyüme oranımız %7 civarında artmış iken, işsizlik %2 düşmüş, turizmde 40 milyar dolarlık girdi beklenirken, bu zıplayış normal olamazdı. Nitekim halk kısa sürede yapılan manipülasyonun ve ekonomimize çekilen operasyonun farkına vardı. Merkez Bankası'nın verdiği yanıt ile hükümet kanadından gelen açıklamalar anında kurun ateşini söndürdü. Dolar şu an o manipülatif gecenin öncesinin bile altına düşerek 4.59'u görmüş durumda.
O gün ekonomistler kuru izlerken, ben de siyasî manzarayı izledim. Gördüklerim acıydı. Zira muhalefet sanki "Türk Lirası" değil de "Ak Parti Lirası" değer kaybediyormuş gibi mevzuya yine millî hassasiyetlerle değil, klasik bir fırsatçılıkla yanaştı. Hatta bir CHP Genel Başkan Yardımcısı, "Dolar 8 TL olmadan, gelin bu işi birinci turda çözelim" diye tivit atabildi. Aslında bu seçmenine "Senin ederin kaç dolar?" diye sormaktan farksızdı.
Üstelik CHP'nin şimdiye dek ekonomi politikalarının ne olacağına dair de bir plan veya programlarını işitmiş değiliz. Sadece Muharrem İnce'nin, katıldığı canlı yayında sarf ettiği, "Hiçbir şey yapmasam, dolar kendiliğinden düşer" sözünü çok iyi hatırlıyorum. Nitekim bu "hiçbir şey" aslında "IMF'ye borçlanacağım, OHAL'i kaldırıp FETÖ'cülerle barış sağlayacağım, PKK devletine ses çıkarmayıp askerimizi çekeceğim" demenin tercümesiydi. Aynı programda "Yönümüz elbette Batı'dır" diyen İnce'yi, tabii bir de kendisini arayan Amerikalılardan sormak lazım...
Saadet lideri Karamollaoğlu ise, katıldığı bir programda, dolar krizinin dışarıdan para almadan çözülemeyeceğini söyledi. Kendisinin daha önce de "IMF'ye borçlu kalsaydık, ekonomik olarak daha iyi yerde olurduk" sözlerini hatırlayınca, CHP- SP- İP ittifakının nerelere bel bağladığını anlamak kolaylaşıyor.
İşin garibi bu isimlerin aynı zamanda Türkiye'yi örneğin İsrail'e yeterince tepki vermemekle de suçlamış olması. Yahu, akıl baliğ herhangi biri bilir ki, IMF'ye borçlu olan ülkeler, İsrail'e değil itiraz etmek, gıkını çıkaramaz! Peki bunu söz konusu isimlerin bilmiyor olması mümkün mü; yoksa esas dertleri de tam da Erdoğan'ın verdiği bu tepkilerin önünü ne olursa olsun kesmek mi?...
Bu millete bakınca gözleri dolar görenlerin aklını başına getirecek bir haysiyet seçimidir 24 Haziran; yaklaşıyor yaklaşmakta olan.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA