Suriye sahasında son aylarda yaşananlar, meselenin artık yalnızca askerî değil, doğrudan devletin geleceğine dair bir tartışmaya dönüştüğünü gösteriyor. Bir yanda "entegrasyon" başlığı altında yürütülen görüşmeler, diğer yanda sahada devam eden saldırılar ve Batılı güçlerin hızlandırma baskısı... Tüm bu tablo, basit bir uzlaşının değil, Suriye'nin nasıl bir devlet olacağına dair bir model dayatmasının konuşulduğunu ortaya koyuyor.
Ağustos ayında YPG elebaşı Mazlum Abdi, açıklamalarında Şam yönetimiyle yapılan görüşmeler sonrası çerçeveyi "tek bayrak, tek ordu, tek devlet" olarak çizmişti. Hatta yaklaşık 100 bin silahlı unsurun Suriye Savunma Bakanlığı'na entegrasyonunun "zor ama gerekli" bir süreç olduğunu vurgulamıştı. Bu söylem, ilk bakışta Suriye'nin toprak bütünlüğünü esas alan klasik devlet refleksiyle uyumluydu. Peki bugün ne değişti?
Değişen, söylemin kendisi değil; entegrasyonun içeriği ve denetimi oldu. ABD himayesinde yürütülen son müzakerelerde entegrasyon, merkezi orduya katılım olmaktan çıkıp; belirli bölgelerde SDG'ye tahsis edilecek tümenler, özel tugaylar ve ayrı karar alma mekanizmaları gibi başlıklara evrildi.
Rakka, Deyrizor ve Haseke'de üç askerî tümen, Amerikan desteğiyle kurulması talep edilen kadın ve terörle mücadele tugayları, fiilen ordu içinde ordu anlamına gelen bir yapıyı işaret ediyor. Gerçi Suriye Enformasyon Bakan Yardımcısı bu haberi yalanladı ama haber ABD'nin "ebeliği" ile doğurtulmaya çalışılan "özerk yönetim, özerk ordu" hayallerine dair de ipuçları barındırıyordu.
Tam da bu noktada Türkiye'nin pozisyonu berraklaşıyor. Milli Savunma Bakanlığı'nın son açıklaması, Suriye'de taraflaşmanın artık netleştiğini söylüyor: "Bir tarafta birlik, bütünlük ve müreffeh bir Suriye isteyenler; diğer tarafta istikrarsız, bölünmüş ve güçsüz bir Suriye'den yana olanlar."
Ankara'nın "tek devlet, tek ordu" vurgusunu özellikle yükseltmesi tesadüf değil. Çünkü sahada sürdürülen saldırılar, masada konuşulan mutabakatları aşındırıyor; entegrasyon başlığı altında kurulan her paralel yapı, Suriye'nin geleceğini daha da kırılgan hâle getiriyor.
YPG'den kalanların Şeyh Maksut ve Eşrefiye mahallelerindeki eşkıyalık denemelerine tekrar güvenlik noktaları kurup sadece çıkışlara izin verilmesinden Suriye televizyonu haberine göre ordumuzun kuzeydeki hareketliliğine dek pek çok işaretler belirdi. Hem Türkiye hem Suriye gerçekten sabretti ama bir oldubittiye de geçit verilemeyeceğini göstereceklerdir.
Sonuç net: Suriye'de ya gerçekten "tek devlet, tek ordu" olacak ya da entegrasyon adı altında yeni fay hatları üretilecek. İlk ilke savunulabildiği ölçüde, Suriye için gerçek bir normalleşmeden söz edilebilir.
Barış, paralel yapılardan değil; merkezî, meşru ve bütünlüklü bir devletten doğar.