Madem ki, CHP'de yeni bir kurultay savaşı başladı ve bir süre bu konuya devam edeceğiz, gelin önce işlerin niçin bu noktaya taşındığını ele alarak başlayalım.
***
Sorun CHP'nin
% 25'e takılıp kalması. Yapılan analizler partinin oyunu daha fazla
artıramayacağını gösteriyor. Nedenleri açık:
yeni katılan seçmen kitlesinden CHP oy alamayacak. Çünkü bu kesimler çok büyük bir oranda son 25 yılda
RP- FPAkparti çizgisinde oluşmuş bireyler. Ve bu bireylerin çok önemli bir bölümü
yeni sermaye- yeni toplumsal- yeni kültürel pozisyonlar içinde şekillenmiş.
Demografik olarak hayatımıza 1990'larda girmiş
varoş kültürü içinde oluşmuş bu kitleler. (CHP ise 1960 ve 70'lerin
gecekondu partisiydi.
Varoş ve
gecekondu sosyolojik açıdan birbirinden çok farklıdır.) Bu kitle siyasete katıldıkça
CHP'nin oyları azalacak. Oran olarak azalacak, en azından.
Bunu aşacak bir fırsat, ah ne yazık ki çok yazdım ve kimseye dinletemedim, CHP'nin eline
Akparti üstünden geçmişti.
7 Haziran sonrasında CHP öyle saçma sapan
'restorasyon' hikâyeleri anlatmadan, hatta hiç düşünmeden
iktidar ortağı olsaydı kendisini bir
siyasal aktör konumuna taşıyabilseydi hâlâ çıkmamış canda umut olduğunu kitleler düşünecekti. Halbuki, CHP o kadar
ideolojisiz, o kadar
toplumdan kopuk, o kadar
kadrosuz bir partiydi ki, kendisinde
iktidar olma gücünü bile bulamadı. Kaçtı ve bir
siyasal aktör olma özelliğini yitirerek büsbütün
kulüp olma haline sığındı.
Konda'nın yaptığı araştırma çok açık bir biçimde gösteriyor: bu parti kendi dışındaki partilerden
tek bir oy almıyor. İçine dönük, dışına kapalı. Yanılmıyorsam
200 ilçede oyu % 10'un altında. Güneydoğuda yok ki yok! Herhangi bir
ütopyası bulunmuyor. Hangi
toplumsal dinamikleri harekete geçirerek neyi savunacağını bilmiyor.
Her şeyini yitirdiği için CHP, 7 Haziran seçimlerinden sonra önüne iktidar şansı çıktığında, halk kendisine
iktidar ortağı olma görevini verdiğinde bunu kullanamadı. Daha ilk gün hayır dedi. Yani, kendisini bir siyasal aktör olmaktan çıkardı. Siyasal alandan çekildi. Siyasal alanı kendisine kapattı.
***
Bütün bunlardan sonra CHP şimdi nasıl değişecek, ne yapacak da iktidar ortağı olacak derseniz bir çözümüm var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP'yi kurtarabilir. Çünkü
başkanlık konusu Türkiye'nin önüne gelecek. Geliyor. Bu kaçınılmaz. CHP ise, tıpkı 7 Haziran gecesi yaptığı hatayı yaparak, daha şimdiden, ne olacağını görmeden '
başkanlık arayışlarına kapımız kapalı' dedi. Açıkça söylersem bir kere daha kendisini bir
siyasal aktör olmaktan çıkarıyor. Bir kere daha siyasal alanı kendisine kapatıyor. Kendisini siyasal alandan siliyor.
Oysa
anayasa tartışmalarında çok güçlü, etkili, yapıcı,
siyasal alanın sınırlarını genişleten, katılımcı, diyalog kuran, yapıcı, üretken bir kimlik kazanırsa sürecin içinde yer alır. İşlev kazanır. Siyasallaşır.
Dolayısıyla
başkanlık tartışmalarını gayet dikkatle izlemek, onlara katkıda bulunmak zorundadır. Yoksa halkın cumhurbaşkanı seçmesine karşı çıkıp kaybetmesi gibi bir defa daha kaybedecek ve bugün % 25 ile
limitlerine dayandığı bu siyasal alanda bir kere daha gerilere gidip % 20'lere hatta altına inecek.
Kulak versinler: Kılıçdaroğlu, Erdoğan'la kurtulabilir!