Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

İklim güvenliği ve iklim krizi

Bugün son erecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi (COP26) 'iklim krizi' ifadesinin ötesinde, 'iklim diplomasisi', 'iklim sermayesi' ve 'iklim güvenliği' gibi kavramları daha da önceliklendiren, hayli iddialı bir iklim farkındalığını dünya kamuoyunun gündemine taşıdı. Bununla birlikte, iki haftalık 'iklim maratonu'nda çok sayıda ülkenin dile getirdiği taahhütler ve pek çok ülkenin altına imza attığı ortak projelerin hayata geçirilmesi konusunda hala dünya vatandaşlarının genişçe bir bölümünün endişeleri söz konusu. Bu nedenle, 'iklim güvenliği'ne yönelik tüm verilen sözlere rağmen, COP26 Zirvesi umut kadar, umutsuzluğu da tetikleyen bir tablo ile son ermekte.
İklim Analitik Kurumu (Climate Analytics) ve Yeni İklim Enstitüsü'nün (New Climate Institute) birlikte oluşturdukları İklim Faaliyet Takibi Platformu'nun (The Climate Action Tracker, CAT) COP26 için yayınladığı son rapor, önde gelen ülkelerin COP26 İklim Zirvesi'nde verdikleri taahhütlere rağmen, yeryüzünü büyük bir iklim felaketinden korumak adına, üzerinde titizlikle durulan küresel sıcaklık artışını kısıtlama hedefinin bir hayli uzağında kalındığını gösteriyor. Dinazorların, kendilerine mikrofon tutulsa 'en azından bizim yok olmamızı izah edeceğimiz bir meteor çarpması gerekçesi var. Peki, siz bile bile kendinizi nasıl yok ediyorsunuz' dedikleri aklıma geliyor.
CAT'in raporundaki analiz, küresel sıcaklıklarda hedeflenen 1,5 derecelik artışın çok ötesinde, yeryüzünün 2,4 derecelik artışa doğru gittiği yönünde bir hesaba işaret ediyor. CAT, COP26'da bunca toplantı, bunca görüşme, bunca beyin fırtınası tartışmaya rağmen, İklim Krizi'ne dair büyük bir güvenilirlik sorununun devam ettiğini; ülkelerin taahhütleri ile bu taahhütlerini yerine getirmek için yürüteceklerini duyurduklarını çalışmalar arasında ciddi bir 'iklim güvenliği açığı' oluştuğunu vurgulamakta. Başta 'ormansızlaşmanın durdurulması' olmak üzere, COP26'da verilen taahhütler ve oluşan iyimser hava, raporlardaki projeksiyonlarla ne yazık ki çelişmekte.
'İklim Güvenliği' ancak sıcaklık artışı 1,5 derece ile sınırlı tutulabilir ise mümkün gözüküyor. Oysa, mevcut verilere dayalı projeksiyonlar, yeryüzünün bir 'iklim krizi'ne doludizgin koşmaya devam ettiğini gösteriyor. CAT'in 2100'de yeryüzü sıcaklık artışının 2,7 derece ulaşacağı yönündeki değerlendirmesi, Potsdam İklim Etkisi Enstitüsü başta olmak üzere bir çok önde gelen araştırma kurumu tarafından da desteklemekte. Önümüzdeki 10 yıl, yeryüzünün 'iklim güvenliği' ile 'iklim krizi' kavramları arasında gidip geleceği zorlu bir etaba işaret ediyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA