Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Ölü evlerinin yasçıları, çözüm süreçlerinin tefçileri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerdeki "Ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz" sözleri üzerine bahisler açıldı.
Ölü evlerinde yasçılık, çözüm süreçlerinde ise tefçilik yapan kadrolular yine ortalıkta. Her gün mahkemelere, cezaevlerinden kimin derhal salıverilmesi gerektiğiyle ilgili "ültimatom" veriyorlar.
Af talep edilenler de başta Osman Kavala olmak üzere birkaç ünlü isim.
Kervana son eklenense, sözünü ettiğim tipolojinin en karakteristik örneği Bülent Arınç oldu.
Hatırlayacaksınız, siyaset yapmak için çıkardığı cübbesini 15 Temmuz'dan önce FETÖ'cüleri savunmak üzere giymeyi arzuladığını söyleyen de oydu... 16 Temmuz sabahı darbeciler halk tarafından püskürtülünce "çok pişmanım" diyen de...
"Arınç Bey" bu kez ne zaman pişmanlığını açıklar bilemiyoruz tabii. Ama şimdilik, pandemi sürecinde okuduğu Demirtaş'ın kitabından çok etkilendiğini biliyoruz. Malum "duygusal kişilikler" bunlar. TV ekranında bile ağlayacak kadar "samimi" insanlar.
Ee, haliyle, okuduğu öykü kitabının ardından Kürt sorununa vakıf olan Arınç'ın bir sabah kalkınca Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istemesi de normal.
Ayrıca, Hocanın sorduğu gibi, Gregor Samsa'nın yatağında hamamböceği olarak uyanmasına şaşırmıyoruz buna mı hayret edeceğiz?

***


Benimse, tartışmaya dahil olanların salıverilmesine dair irade beyan ettikleri "özel isimlerle" ilgili bir talebim yok tabii ki.
Bu hukuk sistemine tabi olan bir yurttaş olarak ilgimi çekenler başka... Tanınmayan, bilinmeyen, Cumhuriyetin "bilhassa sahibi" olduğu söylense de "kimsesiz" kalan "cins isimler."
Zira adı üstünde, Themis'in gözleri kapalı adalet dağıttığı bir alandan, hukukta reformdan bahsediyoruz. İhtiyacını hissettiğiniz değişimin içeriğini, kurallarını, ilkelerini ilan edersiniz, kimi kapsıyorsa o yararlanır.
Kaldı ki iktidarın açıklamalarından, ekonomide de etki yapması umulan bir hukuki dönüşümün hedeflendiğini anlıyoruz.
O halde Türkiye'nin hukuk devleti olma yolundaki sorunlarını getirip, ecnebilerin ilgisini çeken üç beş ünlü mahkûmun salıverilmesi meselesine indirgeyemeyiz.

***


Görmüyor musunuz? İçeride, geriye kalan milyonların beklentileri var. Ve çok azı siyasi.
Ama gariptir, medeniyetin yüzyıllar önce hür bireyler için asgari ilan ettiği bu haklar, eğer siyasi tartışma konusu olmamışlarsa, günümüzde özgürlük talebinden bile sayılmıyor.
Oysa halkın öncelikli ihtiyacı, basit, temel ve insani standartlar.
Mesela mülkiyet hakkının ve dokunulmazlığının amasız garanti altına alınması...
İnsanın bireysel bütünlüğünü koruma ihtiyacının giderilmesi. En azından, sosyal medyada edilen küfre verdiği cezayı, sokakta adam bıçaklayana, kafa göz kırana da veren bir yargı.
Her yurttaşın, trafikte emniyet şeridinden gelip önünü kesen, ardından araçtan inip bıçakla, silahla kendisine saldıran bir psikopatın karakoldan salınmayacağına güvendiği bir hukuk sistemi.
"Çapraz sorgu" gibi, savunma hakkını muhatabıyla eşitleyecek ve verilen kararın kamuoyundaki adalet hissini tatmin etmesini sağlayacak yeniliklerin tartışılması.
Demokratikleşme için atılan her adım gibi, bu sürece de umutlu yaklaşıyorum. Yeter ki bu demokratikleşme trenini de medyadaki magazine takılıp kaçırmayalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA