Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Covid 19 değildir o...

Gazetelerden birinde "Covid 19 yeme bozukluklarını arttırıyor" başlıklı bir haber...
Allah Allah...
İnsanların ha bire tıkınmalarının, kilo almalarının sebebi hastalık değil de sokağa çıkma yasakları olmasın?
Bu güzel havalarda günlerce üst üste eve tıkılan insanlar can sıkıntısından, stresten, kaygıdan yedikçe yiyorlar...
Tıpkı virüse bağlanan akciğer ve beyin embolisinin en önemli sebebinin eve kapanmaktan kaynaklanan hareketsizlik ve oksijensizlik olması gibi...

Ama zaten güdükleşmiş olan soru sorma refleksini pandemi de hepten yitiren medyanın şirazesi kaydı bir kere...
"Gelecek kaygısı ve can korkusu körüklenen, eşinden, dostundan, akrabasından uzaklaştırılan insanların psikolojisi nasıl normal olabilir ki" diye basit bir soru bile marjinallik sayılıyor...
Risksiz, tık garantili "Korona beyne de sıçrıyor, psikolojiyi bozuyor" şeklindeki haberlerin konforu sektörü esir alıyor.
Pandemi gündemi söndüğünde bugün ateşe benzin dökenler nasıl çark edecekler merak ediyorum.
Unutturursak kalbimiz kurusun.
Zira çaldıkları parasını verenin düdüğü değil çocukların ve son demlerindekilerin hayatları.

***


HAYIRDIR, MASKENİZİ NİYE ÇIKARDINIZ FATİH BEY?
Yakın tarihimizde her toplumsal krizde olduğu gibi, pandeminin önde gideni de şüphesiz Fatih Altaylı.
Pandemi ve izolasyon tedbirlerinin işleviyle ilgili sorgulayanı aşağılayıp hakaretler eşliğinde yetkililere ihbar eden Altaylı bir ara canlı yayınlara da maskeyle çıkıyordu.

Sonra hiç çaktırmadan maskeyi attı.
Hayırdır hocam, maskeye artık lüzum yok mu, tehlike geçti mi?
O zaman niye her gün vaka sayıları artıyor, öldük, bittik, tam kapanma şart diye ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz?
Ayrıca sizden feyz alıp televizyona maskesiz çıkmayan Hasan Öztürk gibi takipçilerinize ayıp olmuyor mu?
Böyle mi örnek olacaksınız başınızı çektiğiniz Korona medyasına?

***


ABD'NİN WASHİNGTON ESKİ BÜYÜKELÇİSİ!
Emekli Büyükelçi Namık Tan, Biden yönetiminin Ermeni Soykırımı ifadesini kullanmasını "Türkiye'nin, uzunca bir süredir izleye geldiği yanlış dış politikanın ve bu sebeple dünyada adeta yapayalnız kalmış olmasının doğal bir sonucudur" diye yorumlamış.

Sıradan bir diplomattan bahsetmiyoruz...
Düne kadar İsrail ve ABD Büyükelçilikleri gibi kritik görevlerde Türkiye'yi temsil eden bir ismin sözleri bunlar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde toplumsal mutabakata varılan ulusal bir meselesinde bile geri adım atıp kusuru ülkesinde arayan bu ezikliğin, tartışmalı meselelerde nasıl tavır aldığını hayal edebiliyor musunuz? Böylelerine Türkiye'nin değil ABD'nin Washington büyükelçisi demek daha doğru olmaz mı?

***


NE DİYORSUNUZ, ÇOK BÜYÜTMEMEK Mİ LAZIM KEMAL BEY?
Dün sosyal medyada ulusalcı görünümlü hesaplar "Türkiye'ye ambargo" başlığıyla bir kampanya düzenlediler.
İsimler farklı olsa da etikete destek veren tüm hesapların yazdığı aynıydı.
Hepsi de Ecevit'in 70'lerde ABD ambargosuna karşı verdiği sert tepkileri örnek gösterip hükümetten "Ermeni soykırımı" ifadesini kullanan Biden yönetimiyle ilişkilerimizi kesmesini talep ediyorlardı.

Çoğunluğu takma isimli bu hesapların sahibi kimdir bilmiyorum.
Ama madem ulusalcı pozları kesiyorlar, iktidara bu kadar radikal karşılıklar önermeden önce Ecevit'in takipçisi Kılıçdaroğlu'nun sessizliğine dair bir şeyler söylemeleri gerekmez mi?
Bakın, gerektiğinde gece yarıları evin mutfağından halka seslenen Kılıçdaroğlu, ABD'nin Ermeni Soykırımı kararı ile ilgili henüz bir twit bile atmış değil.
Anlaşılan Kemal Bey, başkan seçildiği takdirde Türkiye'deki muhalefeti destekleyeceklerini açıkça söyleyen Biden yönetimini küstürmek istemiyor.
Var mı başka bir izahı?

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA