Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Diziler, pandemi hazinesini ne zaman keşfedecek?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Türk dizileriyle pek aram yok. Bir defa çok yavaşlar. İşledikleri konular ilgimi çekmiyor. Yerele saplanıp kalıyorlar. Çok da ağlaklar. Hep bir B sınıfı dram, ajitasyon var.
Yansıttıkları moda, popüler akımlar, kullandıkları dil vasatın altında. Vıcık vıcık bir yapmacıklık, özentilik. Karakterlerin ilişki kurma biçimleri bile insanı geriyor. Çünkü düşmanlar da sevgililer de herkes biriyle didişiyor. Hepsinde flörtün en bariz göstergesi, âşıkların birbirine hakaret etmesi, laf sokması...
Mizahtan beklentim de küfür ve cinsel organların ima edilmesinden daha fazlası.
Bu yüzden hayatın gerçekliğinden beyaz perdenin büyüsüne kaçtığım, yaşadığım atmosferden sıyrılmak istediğim sınırlı zamanlarda canım sıkılsın, moralim bozulsun istemiyorum.
Yine de önyargılı olmamaya çalışıyorum. Arada, bu kadar insan bir araya gelmişse, onca para harcanmışsa neden bu kadar kötü olabilir ki diyerek yeni dizilere başlıyorum. Ne yazık ki bir-iki bölüm zor sabrediyorum.



Geçenlerde arkadaşlarımın ısrarlı tavsiyeleri sonucu Sıcak Kafa isimli diziye başladım. Pandemi sürecine eleştirel bir bakış getirdiğini söylemeleri de tahmin edeceğiniz üzere ilgimi çekti.
Sonuç mu?
Eminin çok meşhurlardır, cahilliğime versinler, yeni genç oyuncular tanıdım. Gayet başarılılar da. Pandemi sürecinde küresel kuşatmaya, özgürlüklerimizin rafa kaldırılmasına naif de olsa göndermeler yapmaları, evrensel bir sorunu mesele etmeleri de umut verici.
Ama yine buram buram klişeler, sloganlar, her sahnede karakterlerin ağzından dökülen tiratlar, politik mesaj verme kaygısı... Yine zaman akıp geçmiyor.
Kahramanın yolculuğu, süreç içerisinde değişimi gibi anlatı geleneğinin asgari kodları gözetilmiş ama karakterlerin dönüşümü yine takır tukur. Öyle ki bazen bizzat karakterlerin kendisi neden değiştiğini seyirciye söylüyor.
Her şeye rağmen sahneler biraz hızlanırsa, beylik önermelerden sıyrılırsa diziyi yeni sezonda da izlerim.
Tabii ki biraz derinleşmeleri de şart. Dizinin yapımcılarına naçizane tavsiyem, daha yeni esaretinden kurutulduğumuz pandemi sürecine biraz daha kafa yormaları.
Mesela, pandemi kafasının ekonomi-politik gerekçeleri dışında yeni, içselleştirilmiş bir itaat kültürü yaratma hedefi hiç mi ilgilerini çekmiyor? Peki işleyen rıza üretme mekaniği? Bireyin bilim denilerek özgürlüklerinden feragat etmeye ikna edilmesi, teslimiyeti? Dizide hastalananlara takılan isimle söylersek, "abuklayanların" abuklama hevesi.
Sinemacılar, sanatçılar için ne eşsiz bir hazine ama.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA