Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Netanyahu sizinle gurur duyuyor!

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Zaman zaman dile getirdiğim gibi Hamas'ın bazı dış ilişkilerine dair benim de kafamda soru işaretleri var. Sivilleri hedef aldığı saldırılarını da eleştiriyorum.
Ne var ki, 2006 seçimlerinde Filistin halkı tarafından iktidara taşınmış, ancak İsrail başta olmak üzere Batılı ülkelerce tanınmayarak hükümetten düşürülmüş bir hareketten söz ediyoruz.
İsrail devleti için de aynısını yapmadan meşruiyetini sorgulamak kimsenin haddine değil.
Bir gazeteci olarak ben de Hamas'tan söz ederken ABD'nin, İsrail yanlısı Batı devletlerinin hukuki ve siyasi tanımlarıyla konuşmak zorunda değilim.



Zira eğer korkudan, şiddetten, sivillerin katledilmesinden bahsedeceksek Hamas hiçbirinin eline su dökemez.
Bizde kendini "ulusalcı" diye tarif eden çevrelerin, Batı'nın arzu ettiği gibi Hamas'a terörist demelerinin sebebi de zihinlerindeki tarlanın ABD tarafından sürülmüş olması.
Refleksleri, Hamas'ı, yalnızca ABD'yle ve İsrail'le değil medeniyetle, laiklikle savaşan İslamcı bir örgüt şeklinde kodlamalarından kaynaklanıyor.
CHP'nin umudu Özgür Özel'in, halkın diplomatik değil samimi bulduğu için 21 yıldır iktidarı verdiği Erdoğan'ın "Hamas terör örgütü değildir" demesinden utanması hep bu yüzden. Parti gazetecilerinin Hamas ile PKK'yı kıyaslayacak kadar vasatlaşmaları da...
Elbette bu saçma argümanları ciddiye alıp, "Bu durumda Türkiye'nin Filistinleri kim oluyor?" diye sormayacağım.
Nasıl olsa halk, Filistin'e destek mitingini sabote etmek için Cumhuriyet Bayramı'nın arkasına saklananların da, TSK'yı işgalci İsrail ordusuyla eşdeğer görenlerin de neye hizmet ettiğinin farkında.
Fark edilmeyecek gibi mi? Netanyahu'ya "Türkiye neyle meşgul olsun?" diye sorsanız, "İşte bu gündemlerle" demez mi?
Yanlış anlaşılmasın, ajan majan demiyorum. İltifat olur. Kimse bu kullanışlı tiplerle anlaşma falan yapmaz zaten.
Gönüllü bunlar. Parça başı çalışıyorlar. Tek istedikleri de ağzı açık ayran delisi gibi taptıkları Batı'dan biraz "ilgi".
Hatta çoğu zaman elçiliklerdeki balolara bir davet bile kâfi.

***


BOŞUNA PİNK FLOYD DİNLEMİYORUZ
Pink Floyd'un hâlâ çakı gibi dimdik olan solisti Roger Waters, Filistin halkının en kararlı dostlarından.
2006 yılında Filistin'e gidince şahit olduğu zulmün dünyasını nasıl değiştirdiğini şöyle anlatıyor:
"İsrail askerleri, İngiliz pasaportuma rağmen bana bile böyle fütursuz davranıyorlarsa buradakilere neler yaptıklarını düşündüm. İşimi, kariyerimi, ailemi hedef aldılar. Alsınlar. Ölene kadar ya da İsrail politikalarını değiştirene kadar Filistin halkının yanındayım."



En az 30 yıldır her gün bir parçalarını mutlaka dinlediğim Pink Floyd'un bana öğrettiği devrimci tavır işte tam olarak bu.
Waters'a da beni yanıltmadığı için şükranlarımı sunuyorum.
Ve elbette aklıma ister istemez, bizim, aykırılığı konserlerde 10. Yıl Marşı okuyup Türk'e Türk propagandası yapmak sanan rocker'larımız, Duman'larımız, Mor ve Ötesi'lerimiz geliyor... Filistin halkının direnişiyle ilgili bir çift laf ettiklerini duyan var mı?
Hani politikler, protestler ya... Ota çiçeğe isyan ediyorlar, sorsan Pink Floyd'un müziği, ruhu ilham kaynakları ya... Ona mahsuben.

***


NE TUĞLA MI!
İsrail'in BM'deki eski daimi temsilcisi Gillerman'ı tanıyorsunuz. Hani şu Gazze'de "hayvanlarla" mücadele ettiklerini söyleyen faşist.
Yenisi, Gilda Erdan da farksız.



"Dünyanın en ahlaklı ordusunu ve devletini temsil ediyorum" diyen Erdan, dün de BM Genel Kurulu'na tuğlayla gelmişti.
BM rakamlarına göre şu ana kadar en az 3 bini çocuk binlerce sivili katletmelerinin sebebini şöyle anlatıyordu:
"İnanabiliyor musunuz, her gün bize bu tuğlaları atıyorlar."
Erdan o salonda kahkahalarla boğulmalıydı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA