Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Eski Başbakanlık.. “Şu merdivenlerin dili olsa da konuşsa!

Dün, 27 Nisan e-muhtırasının 15. yıl dönümü dolayısıyla eski başbakanlık binasının önünden A Haber yayınına katıldım. Bir an "Şu merdivenlerin dili olsa da konuşsa" demekten kendimi alamadım. Sonra, hafızamızda kritik günlerin düşündürücü sahneleri canlandı. 28 Şubat postmodern darbesinin kilometre taşlarının nasıl döşendiğini anımsadım. Düşünsenize, MGK Genel Sekreteri bir havacı orgeneral, merhum Başbakan Necmettin Erbakan'a, karar dikte ettirmeye geliyor. Veya dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Org. Çevik Bir, "Ödeneğimiz kalmadı. Terörle mücadelede kurşun atacak paramız yok" edebiyatı ile yine rahmetli başbakanın kapısına dayanıyor. Oysa o sırada yeterli ödenekleri var ve ilave ödenek için sonbaharda zaten ek bütçe çıkarılacak!
Derken yıllar yılları kovaladı
Hâlâ gizemli yanları olsa da siyasi literatüre "e-muhtıra" kavramı da girdi. Muhtırayı yazdığını itiraf eden merhum eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, kötü bir Türkçe ile bezeli, pek de sağlam bir kafanın eseri olmayan o metne sahip çıktı. Ama dönemin genelkurmay ikinci başkanı dâhil ekip işi o faaliyet, gece yarısı bazı müzahir isimlere sızdırıldı. Sonra, TSK'yi yöneten komutan, anayasa gereği bizzat sorumlu olduğu Başbakan'ın telefonuna çıkacak cesareti gösteremedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi büyük sınamalarda "Lider taşın arkasına saklanırsa, millet de dağın arkasına saklanır!" 27 Nisan 2007'deki o muhtıraya karşı, siyaset kurumu kararlı ve net tavır sergilemeseydi, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında milletten meydanları doldurması kolay kolay beklenemezdi. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in, 28 Nisan öğleden sonra talihin garip cilvesi yine eski Başbakanlıkta, soru almadan okuduğu o metin, aynı zamanda, egemenliğin kayıt şartsız millete ait olduğu gerçeğinin bir daha geri dönülemeyecek şekilde ilanı idi. Cemil Bey'in katkısı yanında, halen AK Parti sözcüsü olan Ömer Çelik'in de o hassas metnin içeriğine ciddi dokunuşları söz konusu oldu. Ve maalesef 27 Nisan gecesi bazı isimler, özel araçları ile Çankaya-Genelkurmay kavşağı arasında turlamakta, neyin nereye evrileceğini hesap etme arayışındaydı!
Diyeceğim o ki...
Bugünlere hep bedel ödenerek gelindi. Ve hep Erdoğan liderliği ön plana çıktı. Ve her seferinde Erdoğan'ın dik duruşu millet tarafından test edilip onaylandı.
Unutmayalım ki...
1. Ordu'daki plan semineri içine yerleştirilen darbe planları, e-muhtıra, kapatma davası, gezi olaylarının iç kalkışmaya dönüştürülmesi, 17-25 Aralık yargı-emniyet kumpası, 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsü bir zincirin halkaları olarak birbirine eklenerek şekillendi. Elbette her defasında Erdoğan ve ona samimiyetle bağlı bir avuç ismin yürekliliği sayesinde bu kirli tezgâhlar, milletin azim ve kararlılığı ile bozuldu.

***


Gezi, ilk anlarındaki masum görünümlü taleplerden, kısa süre içinde bir görünmez el tarafından sokak olaylarına yönlendirilirken kuşku yok ki iktidarı değiştirmeyi hedefleyen odaklar da işin içindeydi. "Osman Kavala, muhalefet partilerinin ve yabancı diplomatların malzemesi olmasaydı, yani yargı üzerinde baskı kurma uğraşları yaşanmasaydı, adli süreç ne zaman ve ne biçimde sonuçlanırdı?" sorusu dün olduğu gibi bugün de tartışılmakta. Karar üzerinden yargıçları linç edenlerin, ilk derece mahkemesinde beklentileri (!) karşılansaydı, "AK Parti'den aday adayı olmuş hâkime rağmen adalet yerini buldu" söylemine sarılacaklarına şüphe yoktu! Yargının kararlarını yine yargı erki değerlendirecek, varsa eksiklik ya da değerlendirme açığı yine yargı eliyle düzeltilecektir. Bu aç-ı dan, malûm davada inişli çıkışlı ve yer yer izah ı sancılı aşamalara rağmen Türk yargısına güven duyulması yegâne çözüm yolu olmayı sürdürmekte.
Ve son bir söz daha...
Gezi olayları sırasında, Sn. Erdoğan'ın Kuzey Afrika seyahatini izleyen basın ekibinde ben de vardım. Tunus'taki röportaj anı, dün gibi aklımda. Erdoğan, bir soru üzerine, "Demokratik talebe can feda" derken, metni ben deşifre etmiş ve başlığa çekmiştim. Gel gör ki dert de amaç da bambaşkaydı. Gez i Parkı, FETÖ'cüler ve etki ajanları tarafından malûl edilmişti!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA