Aradan 15 gün geçti, hala spekülasyon malzemesi yapılıyor. Konuya bu kez CHP Genel Başkanı Özgür Özel de sansasyonel biçimde müdahil oldu. Kanımca, kendisine fısıldanan genel geçer bilgileri, gerçek olaya uyarlamaya çalıştı, yanıldı! Yetmedi, yerli savunma sanayiini, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Cumhurbaşkanımızı zafiyet içinde göstermeye kalkıştı. Haliyle büyük bir gafa imza atmakla kalmadı, siyaset yapma tarzı itibarıyla da "gayrimilli" çizgiye düştü!
Dilerseniz, o hadiseyi Türkiye'nin askeri kapasitesi, angajman kuralları ve NATO bağlamında tekrar açıklayalım...
15 Aralık 2025, akşam saatlerinde Karadeniz üzerinden Türk hava sahasına yaklaşan bir drone, milli radarlarımız tarafından tespit ediliyor. Esasen bu, bir insansız hava aracı (İHA) standardında da değil. 50 santimetrelik, kontrolden çıkmış küçük bir drone. Hava cismi radarda göründüğü andan itibaren iki süreç aynı anda işletiliyor...
1- Genelkurmay Başkanı haberdar ediliyor.
2- Tespit, takip, teşhis, imha prosedürü işletiliyor.
Cumhurbaşkanımız, elbette Ordumuzun başkomutanı. Ancak, "drone"un düşürülmesine yönelik Cumhurbaşkanımızdan saatlerce (!) talimat beklendiği iddiası gerçeği yansıtmıyor! Angajman kuralları gereği, Genelkurmay Başkanı Org. Selçuk Bayraktaroğlu, başıboş seyreden bu drone için "Düşürülsün" emri veriyor. Derhal Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'i bilgilendiriyor. Hatta, benzeri durumlarda, tehdit değerlendirmesine göre ikinci bir emir beklenmeksizin gereğinin yapılmasını da talimatlandırıyor!
Sonrası zaten biliniyor. Malum hava taşıtı zaman zaman çok alçak irtifadan uçuyor. Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16'lar tarafından takip altında tutuluyor. Meskun mahallere yönelik riskler gözetiliyor. Ve nihayet, özel donanımlı, İncirlik'ten kalkan F-16'lar tarafından düşürülüyor. Küçük bir drone olduğu için parçaları hâlâ kırsal alanda aranıyor!
***
Gelelim, Özel'in NATO iddiasına...