Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Avrupa Birliği ile "şiddetsiz" geçimsizlik

Biliyorum klişe bir söz ama onu klişe yapan, gerçekle örtüşmesi zaten; "onlar ortak, biz pazar." Ancak soru şu; peki, nereye kadar?
Görünen o ki fazla uzun değil. Çünkü Avrupa Birliği ile ilişkimiz, sürdürülebilir değil... Şiddetsiz geçimsizlik diyebileceğim ilişki, giderek "şiddet" içermeye başladı ve Gümrük Birliği üzerinden sürekli dayak yer hale geldik.
İyi de bu hale nasıl geldik? Çiller-Karayalçın Hükümeti 1995'te Gümrük Birliği anlaşmasını imzalarken, "bundan sonra gümrük birliği ile serbest ticaret anlaşması yapacak ülkelerle ayrı ayrı anlaşma yapma" şartında ısrar etmişti. Amaç; Güney Kıbrıs AB üyesi olursa Türkiye'yi korumaktı ancak tecelli; AB ile STA imzalayanların malları ülkemize serbestçe girerken bizim mallarımıza %50'ye varan gümrük yükü oldu.
Güney Kıbrıs'ın üç beş AVM cirosu kadar ticaretini tehdit sayıp bize bu kötülüğü yapan vizyonsuz yöneticilerin vebalini tarih sora dursun, şimdiki derdimiz, zararın bir yerinden dönme üzerinedir.
Hele ki global kriz sonrasında dünya ticaret savaşlarına konu olurken, G-8 toplantılarıyla da gündeme gelen küresel vergi reformu talebi, kıtalararası serbest ticaret anlaşmaları (STA) , Gümrük Birliği modelini çoktan kullanışsız hale getiriverdi.
Onların birliğine üye olmadan bizi pazar haline getiren Gümrük Birliği, bize zarar vermeye başlamış ise bu anlaşmayı gözden geçirmek, revize etmek ya da bana göre toptan lağvedip her biriyle STA imzalamak şart oldu. Şimdiye dek 19 STA imzaladık; 27 AB üyesiyle de pekâlâ imzalarız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA