Her toplum, dinamizmini dayandıracağı bir enerjiye ihtiyaç duyar. Tarım toplumunda bu kas gücüydü. Kasın yetmediği yerde hayvan ve koşumlar devreye girerdi. Sanayi toplumuna gelince kaslar yeterli olmadı, önce buhar, derken elektrik ve nihayetinde makine gücü, sürdürülebilirliğin dinamosu oldu.
Dünyanın beşte biri hâlâ tarım toplumunda olsa da bilgi toplumuna doğru yol alıyoruz. Artık yeni dinamizm bilgiden geliyor ve farklı davranıyor. Kas gücü veya makine, paylaşınca azalan üretim faktörleri... Tıpkı emek ve sermaye gibi. Ancak bilgi, paylaşılmadığında işe yaramayan, aksine paylaşıldıkça üreyen ve çalışan enerji...
Herkese her yerde her şeyle her zaman ulaşmayı mümkün kılan bilgi ve iletişim teknolojileri, bütün toplumları derinden etkilemekle kalmıyor, kendi dinamizmine uygun nesilleri de var ediyor. Şimdilik Y Kuşağı diye tanımladığımız nesil, bunun bir izah gayreti yalnızca.
Akran ve aileyi aynı anda hayatında tutan, satın alma kararlarında söz sahibi, paylaşılmış güncel bilgiden gelen gücünü kullanarak kural koymaya başlayan bu nesil, toplumbilimcilerin yeni odağını oluşturuyor.
Y kuşağını dışarıda tutan hiçbir sistem, üretim modeli, siyaset veya strateji, sürdürülebilir olamayacak. Yeni dünyayı anlama gayretimiz, orada bize benzeyenleri arama saplantısının dışına taşabilirse, bunu başarabiliriz ancak. Zira hem gelecek onlarla şekillendiği gibi şimdiki zamanı dönüştüren de onlar...