Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Barzani mi Öcalan mı?

Kobani turnusol kâğıdı oldu... Kimin Kürt meselesine nasıl baktığı, kimin kimi tezgâha düşürmek istediği, kimin emperyalist dediği güçlerle ilişkiye girip, kendi halkının güçlerine "hayır" dediği, kimin demokratik bir zeminden yana, kimin tek tipçi bir toplumdan yana olduğunu açığa çıkardı.
Sadece peşmergenin Kobani'ye gidişine bakmak bile bunu görmeye yetiyor. Sorun, Kobani'yi IŞİD teröründen kurtarmak, Rojava'da demokratik bir zemin yaratmak olsaydı bunca gerilim yaşanır mıydı?
Dünyanın gelip Kobani'yi kurtarması isteniyor ama kendi halkından olan peşmergenin Kobani'ye gelmesi istenmiyor. ABD'nin bombalamasına, silah atmasına ses çıkarılmıyor ama Irak Kürdistanı'ndan gelecek peşmerge sayısı tartışma konusu oluyor. Bu işte bir gariplik yok mu?
Şu soruyu artık açıkça sormak gerekiyor: PKK-PYD hattının asıl derdi Kobani'yi kurtarmak mı yoksa elde ettikleri Rojava'da sorgulanamaz bir sistem kurmak mı? Tıpkı Kemalistler gibi kurdukları rejimin tek sahibi olmak istiyorlar, sorun bu. Bu da yaşanan Kürt mağduriyeti üzerinden yapılıyor.
Böyle olmasaydı peşmergenin sayısı şu kadar olsun, hatta "silah versin ama gelmesin" denir miydi? Hadi diyelim ki Türkiye'nin Kürt siyasetine güvenmiyorsunuz, peki Irak Kürdistanı yönetimiyle derdiniz ne?
Duhok anlaşmasına rağmen bakın Sabri Ok ne diyor: "Feodallere teslim olmayız..." Kastettiği Barzani. Oysa Ok'un temsil ettiği siyasette, demokrasiye ve çoğulculuğa "feodallerinki" kadar bile yer yok. Rojava deneyimi bunu gösterdi. PYD dışında tek bir siyasi hareketin yaşamasına izin verilmedi.
Şimdi bir de yardıma gelmesini istemedikleri o feodallerin kurduğu Irak Kürdistanı'na bakalım... Merkezi hükümetin her türlü ekonomik ve siyasi engeline rağmen her parti seçime giriyor ve yarışıyor. En son bugün Irak merkezi yönetiminin kabul etmediği Türkmenlerin dilleri resmi dil olarak kabul edildi. Onlarca eksiğine rağmen "feodaller" en azından demokratik yolda.
Oysa PKK-PYD hattı, kanton veya demokratik özerklik adı altında "modern- seküler" görünen "otoriter, tek tipçi" bir sistem öneriyor. Yani Kemalist-Stalinist Baasçılığın 2014 versiyonu.
Anlayacağınız Peşmerge ve ÖSO'nun gelmesiyle Rojava'da ortaya çıkacak "çoğulculuk"tan korkuluyor. Batı yayın organları bilinçli biçimde bu gerçeği görmüyor. Onların derdi bölgenin demokratikleşmesi değil kendi çıkarları.
PKK ve çevresi biraz olsun çözüm süreci ruhunu anlamış ve şiddeti devreden çıkarmış olsaydı Rojava farklı bir yöne evrilirdi. Bu otoriter bakış açısıyla Türkiye'nin tutumu da yanlış değerlendiriliyor. Siyasetle Türk- Kürt ittifakını hedefleyen ve bunun için paradigmasını değiştiren bir Türkiye var. Kürt varlığından rahatsız olsa, topraklarından peşmergeyi geçirip PYD'ye destek olur mu? Mustafa Karasu'nun açıkladığı gibi "koridor açılmasını PKK'ya ilk öneren" olur mu?
Yani Irak Kürdistanı'yla iyi ilişkiler kuran Türkiye, aynı ilişkiyi neden çözüm sürecini yürüttüğü PKK'yla ilişkili Rojava'yla kurmasın? Demek ki başka bir sorun var. O da Kürt varlığı değil, PKK- PYD hattının "otoriter, tek tipçi" yapısı ve o yapıyı besleyen şiddet sever tutumudur.
Asıl sorun küresel siyaset sahnesine çıkan Kürtleri kimin temsil edeceği; "Barzani mi Öcalan mı?" PYD'nin, Kobani'ye Peşmerge yardımı istememesinin nedeni de bu.
Sizce kim kazanır? Sürekli çözüm üreten Barzani mi yoksa sürekli sorun üreten PKK mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA