Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kaşıkçı cinayetinin belgeli öyküsü

Geride bıraktığımız 2018'in en önemli olayları sıralamasında herhalde Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ilk sırada yer alır. Sadece o yılın değil, aslında "tüm zamanların" en ilginç ve bir o kadar da karmaşık cinayetiydi. Çünkü Kaşıkçı'nın öldürülmesi sadece muhalif bir gazetecinin ortadan kaldırılması değildi, onun çok çok ötesinde, bölgesel ve küresel etkileri olan siyasi bir operasyondu.
Dünyanın en etkili gazetelerinden Washington Post yazarı, dünyanın yeni merkezi olmaya hazırlanan İstanbul'daki Suudi Konsolosluk binasında ve dünyanın en kaotik siyasi coğrafyasının yanı başında, Suudi Arabistan'dan gelen 15 kişilik profesyonel bir ekip, vahşi bir cinayet işliyor.
Bu kadarını ne Gülün Adı'nda Umberto Eco ne de Siyah Kan'da Jean-Christopher Grange kurgulayamazdı. Ama Suudilerin genç Veliahtı Muhammed bin Selman ve cinayet ekibi (Kaplan Timi) bunu planladı ve dünya diplomasi tarihinde görülmemiş bir vahşete imza attı. İşleniş biçimiyle vahşi, hedefiyle de siyasi bir cinayetti.
Birkaç gün önce bu cinayet; "Cemal Kaşıkçı cinayetinin karanlık sırları, Diplomatik Vahşet" ismiyle kitaplaştırıldı.
Cinayeti başından itibaren adım adım izleyen ve dünyaya duyuran Sabah Gazetesi'nin genç ve başarılı gazetecileri Abdurrahman Şimşek, Ferhat Ünlü ve Nazif Karaman'ın birlikte yazdığı kitabı okurken, olayı yakından izleyen birisi olarak bile dehşete düştüm. Ne çok ayrıntı ve bilinmez varmış...
Turkuvaz Yayınları'ndan çıkan kitapta, dünyanın önemli devlet başkanlarının ve istihbarat yöneticilerinin dinlerken ürperdikleri ses kayıtları klasik cinayet romanlarını bile aratmıyordu:
"Ses kayıtlarına göre ceset parçalanırken Tubeyki, infaz ekibinin üyelerine 'Ne duruyorsunuz' diye bağırıyor ve telaşla talimat yağdırıyordu.
Başkonsolosluk binasında Amerikalı yazar Thomas Harris'in Kuzuların Sessizliği'nin de aralarında bulunduğu üçlemesinin ana karakteri Hannibal Lecter'in vahşiliğini aratmayan sahneler yaşanırken, personelden kendisini kötü hissedenler, midesi bulananlar oldu." Kitapta ses kayıtlarıyla ilgili çok daha çarpıcı ayrıntılar var. Bu cinayetin küresel siyaset açısından ne kadar önemli olduğunu anlamak için sadece ses kaydını dinlemeye Türkiye'ye gelen şu aktörlere bakmak yeterli.
Önce CIA Başkanı Gina Haspel ve beraberindeki heyet ardından sırasıyla Suudi Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı, İngiliz Gizli Servisi (MI6/SIS) Başkanı, Fransız Dış İstihbarat Teşkilatı (DGSE)'nın Başkanı, Kanada İstihbarat Teşkilatı (CSIS/ SCRS)'nın Başkanı ve Almanya Federal Haber Alma Servisi'nin (BND) Başkanı ve yöneticileri...
Gerçekten öyle vahşi bir cinayet ki, kitapta dünyanın en önemli ve etkili istihbarat örgütlerini yönetenler bile dinlerken öfkeleniyor, tercümanları çeviri yaparken gözyaşlarını tutamıyor.
Çok değil üç ay önce dünya kamuoyunun gündemine oturan bu olay, sadece bizde değil başta ABD olmak üzere tüm dünyanın ilgi odağındaydı ve Washington Post gibi önemli medya organları cinayete ve siyasi etkilerine ilişkin çok sayıda haber yaptı.
Sabah'ın genç yazarları kitapta, kendi yaptıkları özel haberlerle birlikte dünyanın önemli medya organlarında çıkan bütün haberlerin de izini sürerek ortaya "diplomatik bir cinayeti" belgelerle ortaya koyuyor.
Roman kıvamında soluk soluğa okunan bu kitabı kaçırmayın derim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA