Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Bahçeli’nin ‘siyasi komşuluk’ çıkışı

Sesli dinlemek için tıklayınız.

MHP'den ayrılıp "merkez partisi" kuracağını, hatta "başbakan" olacağını ilan eden Meral Akşener, ne yazık ki siyasi yolculuğunun ikinci sınavında da sınıfta kaldı.
"Acaba çekilir mi?" diye beklerken, o tam tersini yaptı; "Hayatımın en önemli pişmanlığı" diyerek hem CHP'ye suçladı hem de partisini.
Sonra da sanki Altılı Masa'yı terk edip kös kös geri dönen, sanki Ekrem İmamoğlu ile gizli kapaklı işler çeviren ve bu nedenle yaşanan büyük seçim yenilgisinin esas aktörlerinden biri o değilmiş gibi 26 Ağustos'ta "Türk siyasetinde önemli bir başlangıç" yapacağını ilan etti.
"Son 7 yılda yapmadığı neyi yapacaktı?" demeye kalmadan devreye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli girdi ve ezber bozan bir çıkış yaptı:
"Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına."
İyi Partililerin elleri ayaklarına dolaştı. İyi Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da mecburen şu açıklamayı yaptı:
"Güzel ülkemizin temiz kalpli insanlarını, milliyetçilerini, vatanseverlerini, Türkiye sevdalılarını ülke ve millet hayrına İyi Parti'de buluşmaya davet ediyoruz: 26 Ağustos ruhuyla rotamız net, pusulamız millet!"
Anlaşılan bir kez daha "milliyetçi merkez" olma hayaliyle yola çıkacaklardı. Çünkü tabanda müthiş bir rahatsızlık vardı ve o taban, büyüyen "milliyetçi" potansiyelin, İyi Parti eliyle CHP ve HDP'ye payanda olmasını istemediği için arayış içindeydi.
Karşılarında da milliyetçiliğin "merkezi" olmuş, seçim kazanmış bir MHP vardı. İşte bu noktada Bahçeli, İP'in milliyetçi tabana yönelik oyununu gördü ve müthiş bir siyasi hamle yaparak ön aldı:
"Gel ülke hayrına komşu olalım..."
Bu çıkıştan sonra, HDP oylarıyla cumhurbaşkanlığı yardımcılığına razı olan ama içinden geldiği MHP'nin "Gel komşu olalım" mesajına "hayır" diyen bir siyasetçi, artık "milliyetçileri" toparlayabilir miydi?
Devlet Bey'in çağrısına İyi Partililer ne cevap verirse versin, hem siyasette "komşuluk" kavramıyla yeni bir alan açıldı hem de arayış içinde olan milliyetçilere esas adres gösterildi.
Böylece daha çok sınır ülkelerle ilişkilerde kullanılan "komşuluk" kavramı da artık iç siyasetin bir parçası oldu.
MHP bu kavramı siyaseten geliştirir mi bilemem; ama bilim insanları, modernizm çağında aile bağlarından sonra en güçlü sosyal bağın "komşuluk" bağı olduğunu söylüyor.
Siyasetin de buna ihtiyacı var. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Komşuluk, yardımlaşmadır, dayanışmadır" diyor ve siyasetçilerin de dikkat etmesi gereken şu tespiti yapıyor:
"Burada kişinin iletişimi az, zayıf ve ilişkiler samimi, fedakâr ilişkiler yerine çıkar odaklı ilişkilere dönüşmüş. Bu sekülerleşmenin getirdiği bir özellik. Anlam boyutu olmayan, manevi boyutu olmayan, sadece madde ve çıkar eksenli bir yaşam felsefesi anlayışı komşuluğu da etkilemiş. (...) İnsanda yurtsuzluk, köksüzlük, terk edilmişlik duygusu oluyor. Bunun sonucunda çağın nevrotik insanı ortaya çıkıyor."
Türkiye'de, dünyada pek örneği olmayan "siyasi komşuluk" ilişkisi gelişse fena mı olur?

***


CHP BU HâLE NASIL DÜŞTÜ?
CHP'de kıran kırana bir genel başkanlık mücadelesi sürüyor. Kılıçdaroğlu kesin ama karşısına İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu mu yoksa Özgür Özel mi çıkacak belli değil. Araştırmacılar da halka "Kim olabilir?" diye soruyor. Daha önce de yazdım, 100 yıllık parti kendi çocuklarından bir aday çıkartamıyor. ASAL'ın son araştırması da bunu doğruluyor. Şu listeye bakın. İlk sırada yüzde 31.6 ile Ekrem İmamoğlu var. İkinci sırada kim var dersiniz? Yüzde 15.5'le MHP'li Mansur Yavaş. Özgür Özel, Mustafa Sarıgül ve Gürsel Tekin bu isimlerin çok çok gerisinde. Diğerlerini saymıyorum bile... Hele çok konuşan Tanju Özcan 0.9'larda...
CHP'liler önce bu tabloyu düşünsün. CHP bu hâle nasıl düştü?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA