Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Batı, ‘Ortodoks Doğu’ya karşı...

Bugünkü yazıma; en sonda söyleyeceğimi -gerekirse altını çizme hakkımı saklı tutmak kaydıyla- en başta söyleyerek başlayayım: Dünyada Orta Doğu'nun yanı sıra bir de 'Ortodoks Doğu' vardır. 'Ortodoks Doğu', bir süredir önerdiğim bir kavram: (Bkz: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/pazar/ferhat-unlu/2015/12/06/ortadogudaki-ortodoks-dogulular)
'Ortodoks Doğu'nun, yani Rusya'nın; kültürel evrimi başta olmak üzere her şeyi; Batı'nın anti-tezi olarak kodlanmıştır. Rusya'nın; geçmişte edebiyat, daha spesifik olarak roman başta olmak üzere Batı orijinli sanatlarda harikalar yaratmış olması, Batı ve 'Ortodoks Doğu'nun kültürel karşıtlığının ve rekabetinin bir tezahürüdür.
Bu bağlamda kendini; yalnızca devletinin genetik kodlarının değil, 'Ortodoks Doğu' kültürünün kodlarının taşıyıcısı/lideri olarak da gören Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, 'kuzen halkın' öyle veya böyle lider seçtiği Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski'ye 'Avrupa'ya yaklaşma' deyişinde bile "Bari seni onlara kaptırmayayım" yalvarması var.
Geçen hafta yazdıklarımın arkasındayım. Putin, bu işgal girişimiyle bence büyük bir stratejik hata yaptı. Hatta ve hatta bu inatla devam ederse bir 'komedyen'den 'kurucu ulusal kurtuluş önderi' bile yaratabilir. Zelenski ölse de, kalsa da… Çünkü bu süreç uzadıkça Putin içeride ve dışarıda köşeye sıkışacak. Bu iş, Rusya'nın rejim daveti üzerine gittiği Suriye'de kalmasına benzemiyor. İşgal girişimi ne kadar uzarsa; orta/uzun vadede Rusya için, daha spesifik konuşursak Putin için bir bedeli olur. Yani zaman, Putin'in aleyhine. Saatin tik takları, zamanın taktikleri…

PUTİN'İNKİ İNAT MI YOKSA STRATEJİ Mİ?
Ama diğer cepheden baktığınızda bize inat gibi görünen şeyin bizatihi bir strateji olduğu da ileri sürülebilir. Bu yazıda yalnızca Putin'in stratejilerini değil, savaşın psikolojik harekât ve gizli servisler arası harp boyutunu derinlemesine masaya yatıracağım. Güncel bilgiler ile işin uzmanı bir ismin, eski istihbaratçı Alparslan Ertuğ'un yorumlarını harmanlayarak…
Moskova'da yıllarca çalışan/yaşayan ağabeyim Fuat Ünlü; "Ruslar, kavgada hastanelik etmeden bırakmaz" der. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Putin'in baş komutasındaki Rus ordusu galip/mağlup netleşmedikçe bu savaşı kolayından bırakmaz.
Rusya'yı, anadilindeki kaynaklardan uzun yıllardır takip eden, bölgeye sık sık gidip gelen Alparslan Ertuğ da aynı kanaatte. Ertuğ'u, bir psikolojik harekât savaşına dönen Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimiyle ilgili özellikle aradım. Hep batı medyasında yazılıp çizilenleri okuyoruz çünkü. Ukrayna'nın arkasında Avrupa ülkeleri, ABD, NATO (psikolojik olarak), Yahudi sermayesi başta olmak üzere küresel sermaye var. Bu nedenle Rusya, psikolojik olarak şu anda savaşın mağlubu pozisyonunda.
Ayrıntıya girelim: Ertuğ'a önce şunu sordum: "İngiliz gizli servisi MI6 (ki savaşın çıkacağı öngörüsünde haklı çıkan bir servis oldu bu süreçte) Zelenski'nin üç ayrı suikast girişiminden sağ kurtulduğunu yazıyor, doğru mu?" "Değil. Çünkü Putin, Zelenski'yi öldürtmek istemiyor ki…" diye anlatmaya başladı ve şöyle devam etti:
"Planları Zelenski'yi hâkim karşısına oturtmak ve yargılamak. Bunun için de Ukrayna'daki Neo-Nazi örgütlenmelerinin görüntülerini, daha önemlisi Donbass'ta, yani Donetsk-Luhansk'ta öldürülen çocukların görüntülerini kanıt olarak kullanacaklar. Şimdi cephede Rus askerleri, yakaladıkları Ukrayna askerlerini nereye götürüyor, biliyor musun? Donbass'ta öldürülen çocukların mezarlarının olduğu yere. 'Önce öldürdüğünüz çocukların karşısında selam durun, sonra sizi sorguya alacağız' diyorlar. Videoları var. Ama bunları Batı medyası yazmıyor tabii. Ancak Rusça biliyorsanız Rus kaynaklarından okuyorsunuz."
"Tamam, bunun cevabını aldım" dedim Ertuğ'a. Başka soruya geçelim: "Batı gizli servisleri de dâhil hiç kimsenin Putin'in planını tam olarak bilmediğini görüyoruz. Putin, böyle bir direnişi ve dünyadan da bu tepkiyi beklemiyordu da bu yüzden afalladı mı yoksa başka bir planı mı var?"
Ertuğ'un bu soruya cevabını da yorumsuz aktarıyorum:
"Putin'in planı, Ukrayna'nın öncelikle deniz bağlantısını kesmekti. Bu açıdan bakıldığında harekâtları amacına belirli bir oranda ulaştı. Kherson'u aldılar, Odessa'yı da alma yolundalar. Bizde bu işlere kafa yoruyor görünenler açıp haritaya baksa bile her şey anlaşılır. Sonrasında Moldova planı da var.
Kiev başkent olduğu için orada da Zelenski'nin desteğini kıracak ölçüde bir askeri baskı kurdular, ama Kiev'i almak için top yekûn savaşıyor değil Rus ordusu. Ukrayna halkının Zelenski'ye desteğini kıracak kadar vuruyorlar. Halkın Kiev başta olmak üzere şehirlerden kaçmasını istiyorlar. Böylece hem kentler daha kolay ele geçirilebilir, hem de Avrupa'ya doğru başlayan göç dalgası büyüyerek devam eder. Putin, Ukrayna'nın tamamını alma hedefinde de değil. Asıl maksat Ukrayna'nın denizle bağlantısını kesmek.
Bu arada Polonya'yı ABD'nin isteğiyle Avrupa'da NATO'nun vekâlet savaşlarında ana üs haline getirdiler. Buradan bir sürü silah gidiyor. Bu yüzden Putin, sivil göçlerle Polonya'yı baskılamaya da devam edecek."

'ABD, AVRUPA'YA KARŞI RUSYA SOPASINI KULLANIYOR'
Yıllardır tanıdığım ve başta "Putin, SSCB'yi sosyalizm olmaksızın diriltmek istiyor" olmak üzere pek çok öngörüsünün zamanla doğrulandığını gördüğüm Alparslan Ertuğ'a Rusya-Ukrayna savaşının istihbarat ve propaganda boyutunu da sordum. O soruma da aynen şöyle mukabele etti:
"Savaşın gizli servisler boyutunun en önemli unsuru siber savaş. Ukrayna servisi tek başına bir şey değil, ama şu anda FSB ile Batılı servisler arasında büyük bir siber savaş var. İşin propaganda boyutunda ise Batı üstün görünüyor. Rusya'yı dinleyen yok. Bu iş ABD'ye yaradı en çok. Çünkü Avrupa'yı elinden kaçırmakta olduğunu gören ABD, Avrupa'yı kendine çekti ve NATO'yu birleştirdi. Hatırlarsın, Trump 'NATO'ya bu kadar para vermeyeceğim' diyordu, Macron 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti' dedi. İngiltere, AB'den Brexit ile zaten uzaklaşmıştı. Bütün bunlar unutuldu ve bu olayla NATO, anahtar figür haline geldi. ABD'nin tezgâhı tuttu."
Bunun üzerine Ertuğ'a, "Madem Amerikan tezgâhıydı bütün bunlar, Putin gibi tecrübeli bir istihbaratçı ve devlet adamı bu tezgâha niye düştü?" diye sordum. Şöyle cevap verdi:
"Putin de gördü tabii ama başka çıkış yol bulamadı kendine. Bu yüzden savaşı başlattı. Savaşa kendi perspektifimizden bakarsak Türkiye olarak bize zararı olacak bir savaş değil, bilakis yararı olacak bir savaş. Tabii ki insanlar ölmesin, savaş uzamasın, zaten uzamayacak. Ama Türkiye bu dönemden sonra ihracat ve turizmde büyük patlama yapacak potansiyele sahip. Şimdi savaş devam ederken bunun çok spekülasyonunu yapmak istemiyorum. İnsani boyut öncelikli, ama bu olayın Türkiye'ye siyaseten bir zararı yok, yararı var. Bu şekilde götürmeye devam edersek krizi fırsata çevirmiş olacağız."
Ertuğ'a son olarak savaş uzadıkça Putin'in, Rusya'da iç kamuoyu tarafından sıkıştırılıp sıkıştırılmayacağını da sordum. Şöyle dedi:
"Batı; Rusları pek tanımıyor, bizim millet de pek tanımıyor. Rus halkı iki büyük savaş geçirmiş. Yirmi milyon kayıp vermiş, yokluğa alışık bir halk. Bir patatesi altıya bölüp yerler, ama gene de kolayından pes etmezler."
Ertuğ, telefonu kapattıktan sonra arayarak şunu da ekledi:
"ABD, Rusya'yı başından beri Avrupa'ya karşı bir tehdit olarak kullanır. Pek kimse bilmez ama Sovyetler Birliği'ni de aynı amaçla kullandı. Eğer ABD, SSCB'yi el altından desteklemeseydi Sovyetler 15-20 yıl önce yıkılırdı. Hibe buğday verdiler, çünkü Avrupa'ya karşı bir düşmana ihtiyaçları vardı. Halen de aynı taktiği yürütüyorlar. Bu, böyle bilinmeli."
ABD, Avrupa'yı Rusya sopasıyla terbiye ediyor olabilir. Bu savaş, NATO'yu da kısa vadede belirli bir ölçüde konsolide etti, evet. Ne var ki orta, uzun vadede Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa'dan başlayarak hiçbir ülkenin güvende olmadığını gösterdiği için NATO içindeki görüş ayrılıklarını artıracaktır. NATO'yu uzun vadede birleştirmek şöyle dursun, ayrıştırma ihtimali daha yüksek.
Ukrayna'nın, Batı'nın psikolojik desteğiyle işin propaganda boyutunu etkili yürütmesi de NATO'yu kısa vadede birleştirir, uzun vadede herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışır. Bu savaşta Ukrayna'nın zaten bir psikolojik üstünlüğü var. Bir defa işgal edilmeye çalışılan bir ülke konumunda. O açıdan psikolojik üstünlük Ukrayna'da.
Geçen haftaki yazımın 'gizli servis belge yakıyor' ara başlıklı kısmında Ukrayna gizli servisi SZRU'nun bazı faaliyetlerini anlatmıştım. Ancak elbette belge yakmaktan ibaret değil işleri. Dünya tarihinde muhtemelen psikolojik harekâtın (PH) en çok kullandığı savaşta Batı servisleriyle eşgüdüm içinde PH operasyonları yapıyorlar.

13 ASKER, 300 SPARTALI!
Bunlardan kör gözüne parmak niteliğinde olanları ise sırıtıyor. Misal Yılan Adası hikâyesi… 13 Ukraynalı askerin, kendilerine teslim olmalarını söyleyen Rus askerlere "İdi na huy" küfrüyle mukabele ettikleri ve sonra 'kahramanca' çarpışarak öldükleri yazıldı. Ardından ölmediler diyerek kendi kendilerini tekzip ettiler. Oradan 300 Spartalı miti gibi bir öykü yaratmaya çalışmışlardı hâlbuki. İlk söylenen hatırda kaldı. (Bu arada 13, 'Hristiyan ebcetçilerin' uğursuz gördüğü bir sayıdır, Ruslara uğursuz geldi diye özellikle seçilmiş olması bile ihtimal dâhilinde!)
Öte yandan savaştan, 15 Temmuz darbesindeki mücadelemizden ilham alan karelerin geliyor olması da şayan-ı dikkat. Halkın tankları elleriyle durdurması, zırhlı bir aracın sivil aracı ezmesi gibi… Bunlar daha sahici, dünya kamuoyunda da karşılık bulan görüntüler.
Ama mesela İngiliz The Times Gazetesi'nin Zelenski'ye suikast haberlerinin psikolojik harekât ürünü olduğu belli. Times, Zelenski'ye yönelik üç suikast girişiminin önlendiğini öne süren bir haber yayınladı. Gazete, dün sabah (perşembe) girdiği haberde Zelenski'ye suikast için Kiev'e iki ayrı ekip gönderildiğini, bunlardan birinin Wanger şirketinden, diğerinin ise Çeçen özel kuvvetlerinden oluşturulduğunu iddia etti. Haberin finali önemli. Sonda şöyle yazmış The Times:
"Her iki girişim de Rus federal güvenlik servisi FSB'nin içindeki savaş karşıtı unsurlarca engellendi."
Vallahi bu senaryo bana pek inandırıcı gelmedi. Yani suikast girişiminden öte, bu girişimin FSB'deki savaş karşıtları tarafından engellendiği absürt bir iddia. Elimde bilgi yok. Ama gizli servis başkanını govorite priyamo (net konuş) diyerek sıkıştıran, hatta azarlayan Putin'in (Bunun videosu çıktı, izleyenleriniz vardır) FSB'de böyle kaçaklara izin vereceğini hiç sanmıyorum. Ama The Times'a konuşan bir diplomatik kaynağın şu söylediği doğru:
"Ukrayna liderinin öldürülmesi savaşın gidişatı üzerinde büyük etki yaratır."
Bunu hepimiz biliyoruz.
İngiliz istihbaratı MI6'e göre Putin'in, Zelenski yerine düşündüğü ismin Yevhen Murayev olduğunu geçen hafta yazmıştım. Şimdi Victor Yanukoviç ihtimalinden de söz ediliyor, bunu da ekledikten sonra yavaş yavaş toparlayayım:
Başta Five Eyes (Beş Göz: ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda) olmak üzere dünyanın bütün gizli servislerinin gözü, Ukrayna'da. Ayrıca Alman BND ve Fransız DSGE olmak üzere Avrupa servisleri, İsrail'in Mossad'ı, Çin'in MSS'i ve bizim MİT'imizin gözü kulağı da bölgede.

BU, BİZİM SAVAŞIMIZ DEĞİL
Avrupa'nın, bu savaşla böylesine ilgilenmesi normal (Çünkü göçler en çok onları etkileyecek) bizim bu savaşla neden ilgilendiğimiz sorusunun cevabını arayalım biraz da.
Bunun en önemli sebebi, tarihte yaşadığımız savaşlar. Rus yayılmacılığı, bizim ırksal bilinçaltımızda yerleşmiş bir tehdittir. Örneklerini gördük. O yüzden Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimine başladığı gün, yani 24 Şubat'ta bizdeki bazı internet forumlarında Rusya'nın Türkiye'yi işgal ihtimali bile tartışılmaya başlandı. Bu forumlardaki yorumlardan yola çıkarak -ihanete meyyal istisnalar hariç- Türkiye'deki bütün kesimlerin ortak kanaatini şu cümlelerle özetleyebilirim:
Türkiye, herhangi bir ülkenin havadan saldırılarıyla epey zayiata uğratılabilir ancak işgal edilemez. Düşük bir ihtimalle ülkemize girseler bile burada yaşayamazlar. Her kim gelecek olursa olsun, burada onları bekleyen tek şey ölüm olur. Ölmek istiyorlarsa gelsinler. Dünyaya bu topraklarda veda etmek bile bir şereftir. O şerefe nail olmak istiyorlarsa buyursunlar, zaten toprağımızın ithal gübreye de ihtiyacı var.
Bu son yazdıklarım hamasi gelebilir, genelde böyle yazmadığımı da bilirsiniz. Ama Rusya'daki forumlarda yer alan Türkiye'yi işgal senaryolarını görünce buradaki forumlarda yazılanları aktarmam farz oldu. Tabii genele teşmil edilemez, sayıca az hadsizlerden bahsediyoruz. "Yirmi dakikada Türkiye'ye gireriz" diye yazan gerzek Rus milliyetçileri var mesela. Bunlara da ancak alaycı cevap verilir: Siz önce kendi kuzeninizin toprağına bir girin de sonra tarihte 17 devlet kurmuş yedi kat yabancı bir millete kendi toprağında savaş açmanın hangi sonuçları doğuracağını görürsünüz!
İroni bir yana, bütün kışkırtmalara rağmen biz bu savaşta tarafsızlığımızı korumalıyız. Üç beş milliyetçi, Rusça forumlarda saçma sapan şeyler yazabilir. Hatta bu yazılanların Yunan Megalo İdea'sı gibi Rusların belirli bir kesiminin bilinçaltında karşılığı da olabilir. Ama bu tür dolduruşlara gelmemek lazım.
Biz tarafsızlığımızı korumalıyız. Zaten öyle yapıyoruz ülke olarak. Çünkü Rusya-Ukrayna savaşı bizim bölgemizin savaşı evet, ama bizim savaşımız değil. Ukrayna halkının bağımsızlık mücadelesi kesinlikle saygıyı hak ediyor. Gelgelelim yukarıda ayrıntılarıyla yazdığım üzere savaşın başka boyutları da var. Bu savaş, aynı zamanda Putin ile Zelenski'nin, Rusya ile ABD'nin psikolojik savaşı.
Bu yüzden dönüp dolaşıp başlıktaki noktaya geliyoruz: Rusya-Ukrayna savaşı; Batı'nın 'Ortodoks Doğu'yla savaşıdır. Biz Orta Doğu'da sıramızı savdık. Biraz da Batı ve 'Ortodoks Doğu' düşünsün. Sizce de adil… Değil mi…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA