Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEHMET YÜCE

Kazakistan’da Yaşanan Protestoların Düşündürdükleri

Kazakistan'da 2 Ocak'tan itibaren LPG'ye yapılan zamlara karşı başlatılan protestolar ülkenin diğer kesimlerine yayılarak ülkede kaotik bir ortamın oluşmasına neden oldu. 2000'li yıllarda bölgede gerçekleşen renkli devrimleri hatırlatan ancak bunlardan farklı olarak lidersiz başlayan bu protestolar sokak olaylarına dönüşürek, güvenlik güçleriyle çatışmaya dönüştü. Protestoya konu olan zamların geri alınmasına rağmen protestocular dağılmayıp, polis ve askeri araçları tahrip ederek devlet binalarını ateşe verdiler. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, bir taraftan başlatılan protestolardan sorumlu tuttuğu hükümetin istifasını kabul ederken, diğer taraftan başlangıçta Nur Sultan, Almatı şehri ve Mangistau eyaletlerinde akabinde tüm bölgelerde olağanüstü hal ilan etti. İlginç bir adım daha atan Cumhurbaşkanı Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nden yardım talebinde bulundu.

Yeni Büyük Oyunun Merkezi

Batı Türkistan coğrafyasının merkezi konumundaki ülkesi olan Kazakistan, SSCB'nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri içinde birçok alanda öncü role sahip bir ülke. Özelikle son dönemlerde uluslararası ilişkilerde güç merkezinin Batı'dan Doğu'ya kaymaya başlamasıyla yeniden kurgulanan "Yeni Büyük Oyun"da Kazakistan "Kafkasya-Orta Asya-Güney Asya Jeopolitik Üçgeni"in "Kalpgâhı" konumunda yer alıyor. Zengin yer altı kaynaklara sahip Kazakistan, bağımsızlıktan bu yana doğrudan yabancı yatırım çekmekte Sovyet sonrası yeni kurulan cumhuriyetler içinde en başarılı ülke oldu. Ülke, Orta Asya'daki toplam doğrudan yabancı yatırımların %80'den fazlasını çekti. Ülkeye gelen yabancı sermayenin önemli kısmı Batı (Hollanda, ABD, İsviçre, Fransa, Belçika ve İngiltere) kaynaklı.

Bağımsızlığından bu yana Kazakistan çok yönlü, pragmatik ve pro-aktif bir dış politika stratejisine sahip oldu. Dış politikasının şekillenmesinde zengin enerji kaynakların yönetimi ve güvenliği önemli faktörler arasında yer alan Kazakistan, güç dengesini dikkate alarak bölgesel ve küresel güçlerle ilişkisini sürdürüyor. Nitekim bir taraftan Batı ile ilişkilerini sürdürürken diğer taraftan Rusya ve Çin ile de yoğun ilişki içinde.

Bu iyimser tabloya rağmen tüm Post –Sovyet ülkelerinde olduğu gibi Kazakistan'ın da bir takım yapısal sorunları bulunmaktaydı. Bu sorunları yoksulluk, hayat pahalılığı ve gelir dağılımının bozuk olması şeklinde özetlemek mümkündür. Bağımsızlıktan bu yana ekonomik gelişim seyri ve kişi başına düşen gelir itibariyle Kazakistan çok büyük mesafe almıştır. 2020 yılı itibariyle Gayrisafi Hasılası 171,24 milyar dolar ve kişi başına gelir 9.071 dolar olarak gerçekleşmiştir. Orta Asya'da en yüksek İnsani Gelişmişlik Endeks değerine sahip ülke Kazakistan'da buna rağmen gelir dağılımında ciddi bir adaletsizlik söz konudur. Kamuoyunda ekonomik gelişmenin halka yansımadığı algısı yaygındır. Bu konuda Kazak halkının önemli bir kısmı rahatsız; ancak bu rahatsızlıklarını yüksek sesle ifade etmeleri çok mümkün olmamıştır.

Ülkede ekonomik ve siyasi anlamda istikrar bulunmakla birlikte ülkedeki yönetim tarzı, özellikle gençler arasında ciddi bir rahatsızlık oluşturmaktadır. Eğitim düzeyinin yüksek olduğu, lisans ve lisansüstü eğitimini Batı'da yapan gençler ülkede yönetimin dar bir çevrede şekillenmesi, kamuda atama ve yükselmelerde eski düzenin devam etmesi gibi konulardan ciddi rahatsızlık duymaktaydı.

Gelişmelerde Dış Güçlerin Etkisi Var mı?

Kazakistan'da yaşanan protestoların nedeni hayat pahalılığı olsa da olayların oluş şekli ve boyutu bunun arkasında bazı dış güçlerin olduğunu göstermektedir. Her şeyden önce Kazakistan gibi bir ülkede protestocuların elinde bu kadar silah ve mühimmattın bulunması nedeniyle olayları basit bir protesto eylemi şeklinde açıklamak mümkün değil. Bununla birlikte Kazakistan'ın istikrarsızlaşması tüm bölgenin istikrarını olumsuz yönde etkileyeceği gibi ülkedeki Batı kaynaklı yatırımcıları ve enerji arzı güvenliğini de olumsuz etkileyebilecektir. O nedenle Kazakistan'ın istikrarı bölgesel ve küresel istikrar açısından önem arz eder.

Kazakistan Rusya ilişkileri ise çok yönlü ve derin bir yapıya sahiptir. Bu nedenle Kazakistan'ı doğal arka bahçesi olarak görmek isteyen Rusya, Kazakistan'ın çok yönlü dış politika izlemesinden yani ABD ve Çin ile yoğun bir ilişki içinde olmasından rahatsızlık duymaktadır. NATO ve Batı'nın Ukrayna meselesinde izlediği politikadan rahatsız olan Rusya, arka bahçesi olarak gördüğü bölgede Batının etkinliği artmasına taraf değildir. Özellikle kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in son dönemlerde önemli meselelerde Rusya ile aynı görüşte olmadığını bildirmesi ve Rusya eksenli bazı girişimlerde mesafeli durması ya da aksi harekette bulunması Rusya açısından hoşnutsuzluk nedenidir. Bu hoşnutsuzluğu farklı şekillerde yansıtan Rusya, kimi zaman bazı milletvekilleri aracılığıyla Kazakistan topraklarına yönelik iddialar seslendirmekte, kimi zaman da üst yönetim aracılığıyla Kazakistan'ı Rus azınlıklarına baskı yaptığı gerekçesiyle uyarmaktadır. Bu hususlar dikkate alındığında Rusya'nın, kendini Kazakistan'a hatırlatmak isteyebileceği olasılığının göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bu şekildeki bir hatırlatma Rusya'nın dış politika geleneğine pek yabancı değildir.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nden yardım istemesi ve Örgütün de olumlu cevap vermesi dikkatle değerlendirilmesi gereken bir husustur. Bölgenin en güçlü ülkesi Kazakistan'ın bu sorunu hal edebilecek güçte kolluk kuvvetlerine sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu tür iç meselelerde dış yardım istemek pek de alışık olan bir tarz değildir. Böyle bir talebin hem Kazakistan hakkında olumsuz bir algı oluşturması hem de toplumda infiale neden olması ihtimali yüksektedir. Örneğin KGAÖ çerçevesinde gönderilecek güvenlik gücünün ülkede çatışmaya gitmesi ve çatışmada Kazak halkında ölüm vakaları yaşanması halinde yönetimin bu durumu aşiret temelli örgütlenen halka izahı oldukça zor olacaktır. Ayrıca Rusya'nın bu durumdan yararlanarak bölgede yer edinmeye çalışması ya da üs açması Kazakistan'da ciddi sorunlara neden olabilir.

Olayların Renkli Devrimlerden Farkı

Protestonun yapılması şekli ve dille getirilen taleplere bakıldığında bu senaryo 2000'li yıllarda bölgede gerçekleşen renkli devrimler ile büyük ölçüde örtüşmektedir. Temel fark Kazakistan'daki protestoların arkasında siyasi bir parti ya da liderin olmamasıdır. Bölgede önceki dönemde gerçekleşen bu hareketlerin arkasında ABD'nin olduğunu ve protestoların başta Soros olmak üzere Batılı sivil toplum örgütlerince desteklendiği yüksek sesle dillendirildi. O nedenle bölgede ABD'nin bu konuda sicili temiz sayılmaz. Rusya'nın iddiası da bu yönde. Buna karşın Beyaz Saray Sözcüsü Kazakistan'da yaşanan olayların arkasında ABD'nin olduğu iddialarının "çılgınca" olduğunu söyleyerek bu iddiayı reddetti. Bununla birlikte Kazakistan'da başta Soros ve USAID olmak üzere çok sayıda Batılı sivil toplum kuruluşlarının faaliyette bulundukları, bu kuruluşların çok sayıda ve yüksek meblağda projeleri destekledikleri, Orta Asya'daki diğer cumhuriyetlere göre misyonerlik faaliyetlerinin daha yoğun olduğu ve ayrıca FETÖ'nün ülkede etkin faaliyete bulunduğu hususlarının da göz ardı edilmemesi gerekir. ABD-Çin rekabetinin kızıştığı bir dönemde Orta Asya'nın merkez ülkesi Kazakistan'ın Çin ile ilişkilerinde yaşanan çok yönlü aktif bir politikanın ABD'yi hoşnut edeceğini söylemek mümkün değildir.

Türk Dünyası açısından Kazakistan'a bakıldığında ülkenin, Türk Devletleri Teşkilatı'nda oldukça aktif olduğu ve aynı zamanda önemli bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Kazakistan'ın gerek nüfusu, ekonomik gücü, bölgesel ve küresel düzeyde etkisi açısından gerekse Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurumsal alt yapısının oluşumu ve faaliyetleri açısından üstlendiği rol oldukça önemlidir. Türk Konseyi'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na dönüşmesinde, Türk Dünyası Aksakalı Nur Sultan Nazarbayev ve Kazakistan'ın önemli rolü olmuştur. Kazakistan'ın Latin alfabesine geçmesi ve Türk milliyetçiliğini sistematik olarak desteklemesini (Nazerbayev'in yazdığı kitap, söylemleri, Tomris filmi gibi sinema filmlerinin çekilmesi, Türk Devletleri Teşkilatı'nda aktif rolü, Macaristan'daki Hun Kurultaylarının düzenlenmesindeki destekler gibi) Rusya ile iş birliğinin itibarsızlaştırıldığı şeklinde okuyan Moskova bu konudaki rahatsızlığını dile getirmekteydi. Özellikle Türk Dünyası Teşkilatı'na dönüşümün akabinde Rusya Dışişleri Bakanı'nın bu kuruluşun silahlı güç oluşturmaması gerektiği konusunda beyanatları da dikkate alındığında bu konuda inisiyatif alan Nazarbayev'in hedef haline gelmesi beklenmekteydi. Bu nedenle Nazarbayev'in protestolarda hedef haline gelmesi ve hemen akabinde Ulusal Güvenlik Kurulu Başkanlığı'ndan alınması sanki önceden yazılmış bir senaryonun parçaları gibi görünmektedir. Dolayısıyla son gelişmeleri Türk Dünyası'nda giderek itibar kazanan Nazarbayev'in bu şekilde itibarsızlaştırılmak suretiyle Türk Dünyası'na verilmiş mesaj olarak okumak da mümkündür.

Sonuç olarak, bu protestolar her ne sonuç doğurursa doğursun Kazakistan'da yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde eski paradigmalar yerini yeni paradigmalara terk edecektir. Ancak bu durumun ülkenin istikrarı ve kamu otorite ve yönetimine üzerinde oluşturacağı etki, protestoların nasıl sonlanacağına bağlı olacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA