Batı medyasında "terörizm" çoğu zaman bir kavram değil, sansür aygıtıdır. Bu da hakikati kriminalize etmenin en pratik yoludur.
"Terörist" damgasını yapıştırırsın, dosyayı kapatırsın. Bitti gitti.
Çünkü mahut yafta, işgalcinin kurşunundan önce gelir; kurbanın sesini boğar, ona karşı işlenen suçu da "meşru savunma" ambalajına sarar.
Yaftalar, namludan hızlıdır.
Ki önce dilleri felç eder, sonra bedenleri.
Alman komedyen Kat Nip'in "Bugün Hz. İsa yaşasaydı, kapitalizme ve sömürgeci statükoya başkaldıran kimliğiyle anında 'Arap bir terörist' ilan edilirdi..." şeklindeki sözü bu hâlin en çarpıcı ifadesidir.
İşgale, zulme boyun eğmeyen, dahası, evlerinden, topraklarından zorla çıkartılmayı kabullenmeyen her Filistinli, (sadece İsrail'in değil) dünya sisteminin hedefindedir.
***
Soru şudur: Hz. İsa örneğinde olduğu gibi
Hz. Hüseyin bugün Gazze'de olsaydı karşısında kimleri bulurdu?
Herkesten önce, İsrail'in askerî kapasitesini tahkim eden yatırımlara, 2.3 milyar dolarlık silah anlaşmalarına ve 35 milyar dolarlık doğalgaz anlaşmalarına (Filistin'den gasp edilen doğal kaynaklar, bugünün Kerbelâ'sının finansmanında kullanılıyor...) imza atan "modern Yezid ordusu" mesabesindeki malum bölge devletlerini bulurdu.
Bu hâl de Rus düşünür
Aleksandr Dugin'in şu yakıcı tespitiyle tastamam
uyum içindedir: "İsrail'in saldırganlığı
karşısında İslâm ülkeleri ne yazık ki
sanki hiç var olmamış
gibi suskun
ve silik birer gölgeye
dönüşmüşlerdir.
Dünya,
İslâm'ın bu kadar
açık, bu kadar çıplak
bir aşağılanışına
asırlardır tanıklık
etmemişti. Bu
zillet utanç vericidir!.."
Dugin'in gözden kaçırdığı nokta, İsrail'in İsrail'den ibaret olmadığı gerçeğidir.
Şayet böyle olmasaydı
Putin, tescilli soykırımcı Netanyahu'yla neredeyse haftalık olağan görüşme yapıyor olmazdı.
Kaldı ki bir yerde çocuklar öldürülüyorsa buna engel ol(a)mayan sadece Müslümanlar değil, tüm insanlık zillet içinde demektir.
İnsanlık vicdanı pasaport kontrolünden geçmez.
***
Batı medyasının "terör" yaftası gibi algı marifetleriyle bölgedeki devletçiklerin milyarlık silah/çıkar ortaklıkları aynı madalyonun iki yüzüdür.
Biri zihni işgal eder, diğeri fiilî işgali finanse eder.
Zihnin işgal edilmeye görsün; bu kış kıyamette sular seller içindeki çadırları havada uçuşan Gazzeli çocukların görüntülerinin bile "rahatsız edici içerik" olarak karartılmasını normal bulursun.
Hâlbuki hepimiz bu deccal sisteminin "rahatsız edici içerik" adaylarıyız.
Zihnin işgal edilmeye görsün, deccal sisteminden ikbal bekleyenlerin, "Beni kurtarırsanız, bir dediğinizi iki etmem... S-400'leri almak hataydı; ben böyle hatalar zinhar yapmam..." diyerek ülkesini müstevlilere gammazlayanların bilumum zokalarını afiyetle yersin de ruhun duymaz.