Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Işılay ablaya veda...

"Ezber bozan" ifadesi ne de güzel tanımlıyor onu... Kadınların iş yaşamında, siyasette daha neredeyse adı bile zor anıldığı dönemlerde; erkek rakiplerini açık ara alt edip, milletin sevgisi ve isteğiyle tercih edildi hep. Başarılı çok genç bir mimar iken, bizzat Belediye Başkanı'nın isteğiyle 1970'li yıllarda Buca Belediyesi'nde İmar Müdürü olduğunda henüz daha 24 yaşındaydı. 28 yaşına geldiğinde, bizzat dönemin AP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in davetiyle Buca Belediye Başkanlığı'na aday yapıldı. Ancak; o dönem doğrudan genel merkez atamasıyla değil, eğilim yoklaması seçiminde rakibi 3 erkek siyasetçiyi açık ara geçti ve delegenin teveccühü ile seçildi.
O dönem CHP'nin kalesi olarak bilinen Buca'da, en yakın rakibine 10 binden fazla fark atarak, AP'nin ilk kadın belediye başkanlarından biri oldu. Siyasette kadınların tercih edilmesiyle ilgili her geçen dönem biraz daha olumlu yönde gelişme oluyor ama 1970'li yıllarda hem de AP gibi bir partide bunun başarılması hiç de kolay değildi. Merhum babasının "hakkımı helal etmem" diyerek biraz da zorla girdiği siyaset ve İzmirli seçmen onu bir daha hiç bırakmadı. İki dönem Buca Belediye Başkanlığı, 80 darbesinde askerlerin yönetime el konmasıyla kesintiye uğradı ve bundan sonra artık genel siyasette yerini aldı. 5 dönem yaptığı milletvekilliğinde de, bakanlık dönemlerinde de hep ilklerin kadını olmaya devam etti. Süleyman Demirel, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz liderliğinde ve başbakanlığında görev yaptığı Meclis'te, kabinelerde, kadınların aile, iş ve sosyal yaşamdaki temsil ve haklarının gelişmesi için sayısız yasal düzenleme ve icraatı hayata geçirdi. Halkla ilişkilerde kendisine özgü bir tarzı vardı.
Hiç kimseyle laubali olmadı ama herkesin gönlüne, kalbine yerleşmeyi bildi. Bir yaprak kadar ince olması da, haddini bilmeyen bürokrat veya seçmen karşısında en sert üslubu takınması da ona özgü bir tavırdı. Kimseye eyvallahı olmadı. Uzun siyaset yaşamı boyunca, temsil ettiği hiçbir görevde ardında dürüstlüğüne laf ettirmedi. Partiler üstüydü. Politikası hizmetti. "Seçim biter, parti şapkam gider, hizmet şapkamı giyerim" derdi. Halka hizmeti, Hakk'a hizmet olarak gördü hep.
26 yıllık gazetecilik hayatımda mesleki ilişkimin dışında dostluk ve ablalık ilişkimin de olduğu ender siyasetçilerdendi. O sert mizacının ardında ne güzel bir yüreğin attığına defalarca şahidim. Lohusa kızkardeşim Sinem'in canı istedi diye Kemalpaşa'dan bir kasa kiraz getirten de, misafirim olarak geldiği memleketim Karacasu'da Dedebağ Hayrı'nda yere bağdaş kurup herkesin kaşık salladığı aynı tencereden keşkek yiyen de, Hakkari Yüksekova'da kadınlar için yaptırdığı kilim atölyesinde birlikte kurdele kestiğim, kadınlara okuma-yazma seferberliğinde örnek il olarak gittiğimiz Diyarbakır'da birlikte plaket verdiğim de aynı Işılay Saygın idi. Hatır bilen, gönül insanı, hem iyi gün hem kötü gün dostu idi...
Hiçbir şeyin ona sunulmadığı, herşeyi bileğinin hakkı, emeğinin karşılığı olarak edinen Işılay Saygın'ı bugün, onu çok seven İzmirliler ile birlikte Buca Muradiye Camii'nde kılınacak öğle namazı sonrası uğurluyoruz. Türk siyaseti gerçek bir Cumhuriyet kadınını kaybetti. Bu dünyada biz ondan razıydık, Allah da razı olsun, yattığı yer nur dolsun...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA