Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Kendi kendiyle yarışıp birinci olanlar

İstifalar, ihraçlar, maşallah muhalefet partileri birbiriyle yarışıyor şu sıralar parti içi hareketlilikte. İP'te Tuba Vural Çolak'ın istifasının üzerinden daha bir hafta geçmeden Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un istifası çok ses getirdi. Partinin, HDP ile ittifakı üzerinden rahatsızlığını hayli yüksek bir tonla vurguladığı bir açıklamayla İP'ten ayrılan Ok'tan sonra istifaların devamının geleceği daha çok konuşulmaya başlandı. Kulislere şöyle bir göz attık ve isimleri şimdilik (!) bizde kalsın ama güneyden büyük bir ilimizin iki milletvekili, Ege'den denize kıyısı olmayan bir büyük ilimizin vekili ve İç Anadolu'dan bir vekilin daha eli kulağında istifa etmeye hazırlandığı çok ama çok konuşuluyor. Terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı olduğunu saklamayan HDP ile hem seçimlerde hem Meclis'teki oylamalarda ve genel siyasette ittifak yapan İP yönetiminin bu tutumunun hem parti tabanında hem vekiller üzerinde yarattığı rahatsızlığın meyveleri artık tek tek alınmaya ve dökülmeye başladı bile...
Gelelim, bir diğer hareketli partiye. Onlar da istifa değil ama ihraçlarla kendi evlatlarından vazgeçerek bir bir atıyorlar. 2010'da Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olmasıyla önce ulusalcı çizgisinden çıkan, sonra FETÖ dahil terör örgütleriyle yan yana görünmek ve hatta sözcüsü gibi davranmaktan kaçınmayan CHP, PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile kol kola siyaset yaptıkça partideki rahatsızlığın artması da gayet doğal. Gel gelelim partilerinin bu gidişatını eleştirdikleri için, isimleri artık CHP ile özdeşleşmiş Mehmet Sevigen, Yılmaz Ateş gibi partinin en önemli kademelerinde görev yapmış kişilere kadar ihraç sistemini devreye sokan Kılıçdaroğlu ve ekibi, tam da kurultaya bir ay kala hem diğerlerine gözdağı vermek hem de partideki çatlak sesleri kısmak üzere bunu yapıyor. Kılıçdaroğlu'nun dilinden düşürmediği "demokrasi"nin tam tersi, il kongrelerinin tek adayla yapılması talimatının, İstanbul ve İzmir kongrelerinde parti tabanından gördüğü tepki de ortada. İstanbul'da 677 delegenin 444'ünün oyunu alabilen Canan Kaftancıoğlu ve İzmir'de 611 delegenin sadece 253'ünün oyunu alabilen Deniz Yücel, bunun en belirgin örneği. Partinin en güvendiği İstanbul'da, Kaftancıoğlu için ilçe başkanları ile toplantı yaparak bu tavrını ortaya koyan Kılıçdaroğlu'na rağmen, 3'te 1'inin oyunu alamaması, İzmir'de de yine Kılıçdaroğlu'nun adayının delegenin 3'te 2'sinin oyunu alamaması başka neyin işareti olabilir ki?..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA