Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

“Himmet alıp soru çaldılar”

Başkomutan Erdoğan'ın "Halkımız meydanlara çıksın" sözleriyle kendini tankların, kurşunların, bombaların önüne atan milyonlarca insan 15 Temmuz'da destan yazdı.

Fakat o günden bugüne Batı medyasındaki Türkiye algısı yumuşayacağı yere aksine daha da Erdoğanfobik bir hale geldi.

Almanya, Köln'de Türk vatandaşlarının yapmak istediği darbe karşıtı demokrasi mitingine, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın video konferans sistemiyle katılmasını bile mahkeme kararıyla engelledi. Daha önce Almanya'da PKK ele başlarının Kandil'den canlı bağlantı yaptığı bir çok miting yapılmıştı.

Aynı şekilde Avusturya'nın başkenti Viyana'da havaalanında "Türkiye'de tatil yaparsanız Erdoğan'ı desteklemiş olursunuz" yazılı reklamlar digital panolarda yayınlandı.

***

Batı medyasında, AK Parti ve Erdoğan karşıtlığının Türkiye düşmanlığına dönmesinde şüphesiz yıllardır oralarda yuvalanan PKK ve FETÖ terör örgütlerinin katkısı çok.

Avrupa ülkelerinden ABD'ye kadar basın, Türkiye'deki 'baskılardan', 'gazeteci tutuklamalarından', 'darbecilere kötü muamele yapılmasından', 'Otoriterleşmeden' filan bahsediyor.

Cuntacı hainlerin şehit ettiği 250 kişiden, halkın üzerine bomba yağdırılmasından, tankların insanları ikiye biçmesinden, F16'ların Meclis'i bombalamasından, Helikopterlerin kadın-erkek demeden sivilleri katletmesinden bahsetmiyorlar.

***

Amerikalı bir arkadaşım aradı. 15 Temmuz'da milletin darbeye karşı direnişini, demokrasiyi nasıl tanklara ezdirmediğini anlatınca şaşırdı.

O, ABD medyasına bakarak Türkiye'de toplama kampları kurulduğunu, tüm gazetecilerin gözaltına alınıp işkence gördüğünü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'deki sistemi açıkça diktatörlüğe çevirdiğini ilan ettiğini, tankların üzerine çıkan insanların Erdoğan karşıtı kitleler olduğunu ve darbecilere sevgi gösterisi yaptığını sanıyormuş.

Tane tane anlatmaya başladım ama bir "İmam'ın" nasıl olur da koskoca devleti ele geçireceğini, darbeye kalkıştığını bir türlü algılayamadığını söyledi.

Ona Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Tahşiye gibi kumpaslarından bahsettim.

Yıllardır soruları çalarak yargıya, askeriyeye, polise nasıl sızdıklarını anlattım.

***

Finansı nasıl sağladıklarını sorunca kaset şantajlarıyla, tehditle iş adamlarını, esnafı nasıl haraca bağladıklarını söyledim. 'Himmet' adı altında Anadolu'da parasını tırtıklamadıkları saf insan bırakmadıklarını belirttim.

Sıradan insanları, öğrencileri nasıl ayarttıklarını sorunca, dershanelerden, yurtlardan, ışık evlerinden, özel okullardan ve özel üniversitelerden söze girip 'maklube' denilen bir yemeğin bile örgüte adam kazanmak için kullanıldığını söyledim.

KPSS, Polis Akademisi ve Askeri okullar sınavlarında çaldıkları sorularla haksız yere kendi adamlarını her yere soktuklarını filan anlatmaya çalıştım ama kafası daha da karıştı.

***

Arkadaşım dünyadan örgüt adı veriyor "yok tam olarak öyle değil" diyorum. ABD'deki sahte peygamberlerden, masonik örgütlerden bahsediyor "tam olarak öyle de değil" deyince anlamakta güçlük çekiyordu.

FETÖ elebaşı Gülen'in militanlarına her akşam haşa Peygamber Efendimizle buluştuğu yalanını söyleyerek onları hipnotize ettiğini nasıl anlatabilirdim ki?

İnsanların özel hayatını kameraya alıp, telefonlarını dinleyip onlara şantaj yaptığını, parti genel başkanlarını kasetle devirdiklerini, hapse tıktıkları gazetecilerin hapisten çıkınca FETÖ'den kaset alarak onların ağzıyla hükümet aleyhine yayın yaptığını nasıl anlatabilirdim?

Ve Güleni'in sürekli ağlayıp zırlayarak tabanını ikna ettiğini nasıl anlatacaktım?

"Tebdir", "Takiyye", "Himmet", "Şefkat tokadı", "Yezit", "Alufte", "Mehdi-Mesih" nasıl izah edecektim ki?

En sonunda anlatamayacağımı farkedip "Aynı DAEŞ" gibi deyip konuyu kapattım.

***

Fetullahçı teröristlerin örgütlenme biçiminin bir benzeri daha dünyada yok. Örgütü, yüzlerce yıl önceki Hasan Sabbah ve Haşhaşi örneğiyle anlatmak da bugün için kolay değil. Daha güncel, basit ve akılda kalıcı sembolizmlerle örgütün gerçek yüzünü dünyaya göstermemiz gerekiyor.

Bu görevi sadece Başkomutan Erdoğan'a veya devlete yıkarak bekleyemeyiz. Bu vatan görevi ve hepimizin yapacakları var…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA