Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bu hiç olmadı, Ekrem İmamoğlu!.

Adaylar ilan edildiğinde "İstanbul kazandı" demiştim, daha seçim yapılmadan.
Çünkü AK Parti Adayı Binali Yıldırım'ı da tanıyor, biliyordum, CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nu da..
AK Parti'nin güler yüzüydü Binali Yıldırım. Ona İzmir'de çok rastladım. İkimiz de ayni otelde kalırdık.. Kaya Termal..
Otel Genel Müdürü Muzaffer Tagıl, ikimizin de yakın dostuydu.
Muzaffer anlatırdı, nasıl sevildiğini. Lobide otururken bakardım.. Hep neşeli.. Hep güler yüzlü.. Etrafı hep kalabalık..
Partili, partisiz herkes etrafında..
Başarılı bir siyasi yaşam geçirmişti, bakan, başbakan ve TBMM Başkanı olarak.
Arkasına iktidar desteği de alınca, İstanbul'a çok şeyler yapacaktı, kesin..
Ekrem İmamoğlu'nu tesadüfen gittiğim bir konserde, Beylikdüzü'nde tanıdım.
Ankara Devlet Operası'ndan yakın dostum Tenor Şenol Talınlı telefon etti. "Ağbi, Beylikdüzü'nde 'Üç tenor' konserimiz var" dedi. Ayhan Uştuk ve Aykut Çınar'la..
Üçünü de çok severim..
Beylikdüzü nire, Etiler nire.. Ama ben bu Üç Tenor için her yere giderim. Hem operanın en güzel aryalarını, hem Anadolu'nun o emsalsiz türkülerini harikulade söylerler..
Üşenmedim gittim ki, konser açık havada.. Devasa bir park..
Sahnenin karşısına sandalyeler dizmişler, yüzlerce kişilik.
Hepsi dolu. Daha güzeli, oturma alanının etrafı çepeçevre piknik yapar gibi gelmiş, yere bir örtü serip etrafına yerleşmiş aileler..
Yani mesele Beylikdüzü'nde Opera Konseri vermek değil, oraya, ora halkından binlerle insan getirmek..
"Bu ne güzelliktir" derken, yanıma gençten bir adam geldi. "Ben Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Hoş geldiniz.
Sizi burda görmek ne mutlu" dedi. Ben de "Burada bu manzarayı görmek asıl benim için mutluluk" dedim.
Konser harikaydı. Bittiğinde vakit geç olmasına rağmen, Başkan bir minik elektrikli golf arabası getirtti. O büyük parkı dolaştık. İçinde hemen her şeyi olan bir yaşam vadisiydi.. Ara ara da açıklamalar yapıyordu..
"Şurası şöyle, burası böyle olacak" diye.. Meğer o Üç Tenor Konseri, Beylikdüzü Klasik Müzik Festivali'nin parçasıymış.
Orada Caz Festivali de yaparmış. Laf ola değil, sevdirerek, izleterek..
Sonra bir kaç defa daha gittim.
Rauf Denktaş anıtının açılışına mesela..
Daha da gördüm, gezdim Beylikdüzü'nü..
Gerek yaşamsal, gerek kültürel ve sanatsal çok şeyler yapmıştı İmamoğlu..
Bilirsiniz, siyasetle fazla ilgim yoktur.
Ben düşüncelerine değil, "İnsan"a bakarım..
Öyle bakınca da, Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu'na "İstanbul şimdiden kazandı" dedim işte.. "Seçimi hangisi alsa fark etmez." Gerek Yıldırım, gerek İmamoğlu seçim kampanyalarını partiler ve ittifaklar arası sertlik ve gerginleşmeye kapılmadan olabildiğince yumuşak, olabildiğince sahne ve kürsülerde değil, halkın arasında, yanında, ortasında, yüz yüze konuşarak ve dokunarak götürdüler.. Ancak..
Seçim gecesi Binali Bey ondan beklemediğim bir şey yaptı. Sayım daha devam ederken televizyonlara çıktı ve "Kazandım" dedi.
Niye yaptı bilemem.
Sonra sonuçlar açıklandı. Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı ortaya çıktı ve AK Parti itiraz etti. Süreç uzadı.
Bir adayın resmen İstanbul Belediye Başkanı olmak için Yüksek Seçim Kurulu'ndan (YSK) mazbatasını alması gerekir.
İşte tam bu sırada Ekrem İmamoğlu ondan hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Seçim gecesi, Binali Yıldırım'ın süreç devam ederken "Kazandım" açıklaması yapmasını "Algı operasyonu" diye eleştiren İmamoğlu'nun bu defa kendisi ayni şeyi yaptı. Süreç devam ederken, Anıt Kabir Şeref Defteri'ne "İstanbul Belediye Başkanı" diye imza attı..
Yani rakibinde eleştirdiği şeyi bu defa hem de nasıl fazlasıyla kendisi yaptı.
Olmadı İmamoğlu!. Sana hiç yakışmadı!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA