- Şu konuyu bir açıklığa kavuşturabilir miyiz, kaç tane şarkı biliyorsunuz acaba?
- Gazeteci arkadaşlar yazıyordu onu. Biri diyor 5 bin biliyor, biri diyor 10 bin biliyor. Birçok isteğe cevap verince magazinel duruma döndü iş. Ben lisede okurken psikoloji dersinde hocamız manyaklık halini anlatırdı. Hepimizde vardır ucundan kıyısından o manyaklık halleri, yolda yürürken kaldırımın çizgisine basmamak gibi. Ben de diyorum ki, herhalde bir insanın oturup da kaç tane şarkı biliyorum diye sayması da bir manyaklık hali olmalı. Yani kaç şarkı biliyorum diye oturup saymadım. Ama binlerce vardır herhalde. Mustafa Keser'in türünün tek örneği olmasının sebeplerinden biri de şudur: Ben musikinin her türünü bilmenin kimseye zararı olmaz anlayışıyla yürürüm. Yalnız müzikle ilgili değil. Ben her gün bir şeyler öğreneyim isterim.
- Yabancı müziklere ilgi duydunuz mu hiç?
- Tabii, tabii. Bak benim telefonum ne çalar (Perry Como'nun bir şarkısı çalıyor). Şarkı nasıl söylenir diye sorana da bunu dinletiyorum ben. Herkes bizi Kürt zanneder. Yani o kafada.
Kürt değil misiniz?
- Ben Kürtüm de Zazayım da aynı zamanda. Yani hırt sanarlar beni, Türk müziğinden başka bir şey tanımaz sanırlar. Ben Türk müziğinden fazla Batı müziği dinlerim.
- Başka kimleri dinlersiniz?
- Bu devrede olanları, Frank Sinatra, Dean Martin, Shirley Bessie'ler... O cazcıların, blues'cuların hepsini dinlerim. Sahne şovu olarak da Danny Kaye'den esinlendim. Bir o rock'tan ruktan bir şey anlamıyorum. Bana hiçbir şey vermiyor. Kötü müzik yoktur ama ben onu demiyorum; kötü icraat vardır.