Yaşanan olayların tesadüf eseri olduğunu düşünmek artık imkansız. Adeta bir zincirin halkaları gibi bağlantılı hem iç hem de dış ayakları sağlamlaştırılan bir kurgu ile karşı karşıyayız. Üstelik, bu stratejinin günlük siyaset üstü olduğu ve Türkiye'nin geleceğini hedef aldığı da açık. Kapsamda neler yok ki...
Siyaseti yeniden düzenleme
2011 seçimini etkileme
Çankaya' ya çıkacak isme yatırım
Terör üzerinden manipülasyon
İstihbarat örgütleri bağlantılı taşeron ellerle toplumda dehşet yaratma
Ekonomik istikrarı sarsma
Krizde çırpınan AB ile yıldızı parlayan Türkiye arasındaki makasın kapanmasını geciktirme
Sivil görünümlü, ajan destekli girişimlerle ülkeyi uluslar arası arenada hesapsız kavgalara sürükleme...
***
Türkiye'nin, çok yönlü muhalif odakla ve eş zamanlı riskli problemle baş başa bırakılması önemli bir dönüm noktasında olduğumuza işaret ediyor. Sanırım, düğmeye CHP ile basıldı. Ana muhalefet partisinin popüler liderlikle desteklenen, revize edilen eski projelerle pazarlanan şu anki imajı, sokağın nabzını tutmaya yönelik hamleydi. Ve büyük ölçüde mesafe alındı.
İkinci aşamada, MHP'ye de operasyon yapılması ihtimal dahilindeydi. Lakin, genel başkan ve söylem değişiminin kolay olmadığı milliyetçi kanat için klasik model tercih edildi. Anayasa sürecinde oy grafiğindeki yükselişi duraksayan, ilginin CHP'ye kayması nedeni ile bir ara gündemden düşen MHP'nin, yeniden tırmanma eğilimi gösteren terör eylemleri üzerinden zinde güç olarak yedeklenmesi yoluna gidildi.
Devlet Bahçeli ve ekibinin, merkez parti olma, Türkiye'yi kucaklama iddiası sakatlanarak, dar alana sıkıştırılması öngörüldü. Mevcut ortamın, MHP ile aynı anda BDP'yi de seçmen nezdinde canlı tutmasına dönük senaryo bir kez daha sahneye konuldu. Tabii güvenlik kaygısının pekiştiği anlarda askerin sistem üzerindeki özgül ağırlığını daha çok hissettirdiği gerçeği de göz ardı edilmedi.
***
Hükümet'e, sahiplenmek dışında seçenek bırakmayan Gazze Konvoyu ise Türkiye'yi, İsrail'le zamansız gerilimin içine sürükledi. İç siyasette rakipsiz gibi görünen
Tayyip Erdoğan'ın karşısına, CHP'li
Kemal Kılıçdaroğlu'nun alternatif olarak çıkarılması, bu arada MHP'nin ihmal edilmemesi nasıl ince zeka ürünü ise dış siyasette de
"One minute" sloganı küresel vicdanın sesi olan Tayyip Erdoğan karizmasının, pervasız İsrail saldırısıyla hedef alınması da o ölçüde derin zeka ürünü. Kaldı ki at gözlüğü ile bakılmazsa meselenin özünün Erdoğan veya AK Parti olmadığı da anlaşılmaktadır. Mesele, bugünkü kurumsal duruşla şekillenen yeni Türkiye'de görünümün bozulmak istenmesidir. Bir bakıma Erdoğan'ın imajının aşındırılması sayesinde Türkiye'nin oldukça karmaşık sorunlar yumağı ile boğuşması sağlanabilecek, hızı yavaşlatılabilecektir. Bu nedenle, Erdoğan'ı sahiplenme veya eleştirme ikileminden ziyade, arka plandaki büyük oyuna da bakmak gerekmektedir.
***
Bundan sonrasına ilişkin öngörülere gelince...

Demokratik açılım adımlarının aksaması, sınır ötesi harekatı da içerecek şekilde askeri yöntemlerin ister istemez öncelik alması söz konusudur.

Türkiye ile yakınlaşmaya çalışan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri
Mesud Barzani'nin, bölgede emelleri olan malum güçlerce yine şaşırtılması mümkündür.

Anayasa Mahkemesi kritik kurum haline gelmiştir. Anayasa değişiklik paketinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebinin reddedilmesi kadar, dosyaya esastan girilip can alıcı maddelerin askıya alınması da eşit derecede gündemdedir.

Tüketiciye ve yatırım planlayan müteşebbisin zihnine kuşku tohumları ekerek, ekonomik büyümenin frenlenmesi analizin parçasıdır.

Erken seçimin zorlanması da sürpriz değildir.