Bu para var ya bu para. Gözü kör olsun! Değdiği yeri yakıp geçiyor. Bulamamak insanların korkusu oluyor.
Avrupa'nın uzun yıllardır keyfi yerindeydi. Mevcut kaynakları geliştiremedi, üretimi artırmayı planlayamadı.
Derken ortaya Çin çıktı. Avrupa cin çarpmışa döndü.
Şimdi üretememenin ve hantallığın getirdiği endişeyle bir bir sarsılıyor.
Yunanistan'la başlayıp İspanya ve Portekiz'e uzanan krizin yakıcı etkisi en derin şekilde hissediliyor. Yunanistan, Türkiye'ye vizeyi kaldırma yolunda adım atacak, tatbikatları iptal edecek, aynı zamanda askeri yatırımları bıçak gibi kesecek acil tedbirlere başvurdu. Hiçbiri ateşi düşürmeye yetmiyor.
2010'da Lizbon stratejisiyle küresel rekabetin güç merkezi olmayı hedefliyordu, olmadı. Rekabet gücünü yitirdi.
Hızla yaşlanıyor. Bu yüzden sosyal güvenlik meselesi gündemin ilk sırasına oturuyor. Fransa, emeklilik yaşını 60'tan 62'ye çekmek istedi, kıyamet koptu.
İthal enerjiye göbekten bağlı AB, 2030'a kadar "20-20-20" projesini yürütüyor. Yenilenebilir enerjide pay yüzde 20'ye çıkacak. Karbon salınımı yüzde 20 azalacak. Enerjinin etkisi yüzde 20 artacak. Strateji, kâğıt üzerinde güzel. Fakat enerjide tek fiyat uygulama konusunda ortak politika oluşturmak mümkün görünmüyor.
Avrupa, eskisi kadar yüksek teknoloji üretemiyor.
En önemlisi, entegrasyonu sağlayamadı.
Artık sanal ekonomiler sürdürülemez.
Sadece hizmet, sadece ticaret, sadece aracılık sektörüyle ülkelerin geleceği olmaz.
Reel üretime, teknolojiyi geliştirmeye, hepsinden önemlisi insan sermayesine sürekli yatırım gerekiyor. O zaman bunu yapan ülkelerin sırtı yere gelmez.