Nüfusumuz 70 milyonu geçti diye sevinenlerden misiniz, üzülenlerden mi? Biliyorsunuz, eskiden beri iki karşıt görüş var bu konuda. Kimileri "Ne iyi, çoğalıp güçleniyoruz," derken kimileri de kalabalığın ihtiyaçlarını karşılayamıyor ve işsizlere iş bulamıyoruz diye hayıflanmakta. Son zamanlarda o tartışmaya yeni bir tez karıştırıldı. Nüfusun sabit kalması için annelerin ikişer çocuk doğurması gerekir ya? Avrupa'nın hemen her ülkesinde doğum oranı o çizginin altında. Yani yerli insan sayısı bakımından tükeniyor Avrupa. Tek çözüm göçmenlerle - özellikle gençlerle- nüfus takviyesi. İşte orada Türkiye geliyor gündeme. Bizde hızla artan ve iş bulamayan genç bolluğu var. "Fazlasının Avrupa'ya yollanmasıyla iki tarafın da sorunu çözülür," deniyor. Sizin anlayacağınız, yeni bir umut: Delikanlı ve genç kız ihracatı. Ben buna sıcak bakamıyorum. İnsanın doğduğu yerden sürgit uzaklarda yaşamak zorunda bırakılması hoş bir şey değildir. Kaçınılmaz olunca göçmenliğe katlanılır. Ama planlanarak göçmen üretilmez. Bizim için doğru çözüm ekonomimizi düzeltmek, refahı artırıp yaymak, öylece doğum oranını da normale çekmektir. Peki, Avrupa'nın yeterince üreyememe derdi ne olacak? O onların sorunu. Hani iki oğlunu uzak savaşlara feda etmiş köylü üçüncüsünü askere almaya gelen Padişah görevlilerine ne demiş: "Efendinize selam söyleyin, benim erkekliğime güvenip sağa sola savaş açmasın!"
EĞLENCELER
Bu üreme konusunun şaşırtıcı yanları var. Başka türlerde yiyeceğin azaldığı zamanlarda yavrular da azalır. İnsanlara gelince -çoğu alanda olduğu gibi- iş değişebiliyor. Son krizde İzlanda battı. Uluslararası dolaplarına ortak olduğu dev bankalar çamura yatınca ülke iflas etti düpedüz. Oradaki insanların "Çocuğa bakmak zorlaştı," diyerek üremeye fren yapmasını beklersiniz, değil mi? Haberler tersini gösteriyor: İzlanda'da bebek patlaması var. Bizde sekse "yoksul eğlencesi" denir. Anlaşılan İzlandalılar "Battı balık yan gider" havasına girip o biçim eğlenceye vermişler kendilerini. Peki, o bakımdan krizin bizdeki etkisi ne? Bebek üretimimiz patladı mı? Yok öyle bir şey. Bundan iki sonuçtan birini çıkarabiliriz. Ya sandığımız kadar yoksul değiliz. Ya da bedavadan başka eğlenceler bulup onlarla coşmaktayız. Kadın kız dövmek, bıçaklamak, doğramak gibi...