- En büyük aşkınız Ivana mı?
- Yok, ondan önce yedi yıl Avustralyalı bir kızla yaşıyordum. O da çok güzeldi.
- Niye onunla evlenmediniz?
- Benden yedi yaş büyüktü o. Ben 21 yaşımdaydım. Okulu bitirdim, kıza 'Nişanlanalım' dedim, kız da kabul etti. Ben de Türkiye'yi aradım, büyük bir sevinçle. Onlar da bana çok sert bir cevap verdi: Seni okumaya gönderdik nedir bu nişan? Babam, 'Kızdan ayrılmazsan paranı keserim,' dedi.
- Parayı mı seçtiniz?
- Hayır, parayı seçer miyim? İnanamadım, kızla paranın ne alakası var. Bekledim bir hafta, annemi aradım 'Baban haklı,' dedi. İki ay bekledim, para yok. Okul taksidi geldi, kira geldi, para yok yok. Bornoz sattım, araba tamir ettim, sonra parasız para kazanmanın yolunu buldum; sigortacılık yaptım. Bu arada Türkiye'ye gelemedim, oturma iznim bitti.
- Babanız yedi sene boyunca kızı kabul etmedi, siz de geri dönmediniz, küs mü kaldınız?
- Öyle oldu. Bir gün kapı çaldı annem, babam geldi, bana 'Türkiye'de bedelli askerlik çıktı, haydı kızla birlikte Türkiye'ye dönün,' dediler. Biz de toplandık gittik. - Sonra ne oldu o kızla? - Evlenemedik, kader değilmiş.