HABERLERİ neredeyse bir yıl öncesinden kamuoyunu meşgul eden "Truva" (Troy) filmini izlemek üzere heyecanla sinema salonuna koştum. Bizim topraklarımızda yaşanan bu müthiş efsanenin filme aktarılması gerçekten de heyecan vericiydi. Koltuğuma kuruldum ve filmi keyifle izlemeye başladım. Ama o da ne? Spartalılar, Ege sahillerine çıktıklarında sanki güneş denizden doğuyormuş gibi geldi bana... "Her neyse" dedim içimden, "Herhalde ben yanlış görmüşümdür..." Sonra savaş hazırlıkları sürerken bir kez daha gördüm ki, güneş yine denizden doğuyor. Prens Paris ile Helen'in Truva'da beraber oldukları gecenin sabahında da onları denizden yükselen güneşi seyrederken gördüm... Yahu bu nasıl iştir? Ege'nin doğu yakasında, yani Anadolu'nun batı kıyısında, özellikle de efsanenin geçtiği bu bölgede güneş denizden, yani batıdan doğar mı? Sen koca filme trilyonlar harcayacaksın, sonra da bu kadar büyük bir detayı kaçıracaksın. Olacak iş mi? Hadi diyelim ki, filmi, olayların geçtiği gerçek mekanda yani Anadolu'nun Ege kıyılarında çekmediniz. Bari bir yönetmen yardımcısını buraya gönderseydiniz de, güneş nereden doğuyor, nereden batıyor öğrenseydiniz. Filmdeki gariplikler bununla da bitmiyordu. Aşil'in, Truva kalesine gelip, Hektor'u düelloya davet ettiğinde kendisinin ve arabasının gölgesi Kuzeybatı yönünde uzuyordu. 5 dakika sonra Hektor aşağıya indiğinde ise bu kez gölge Güneydoğu yönündeydi. Bu durumda aradan en az 5-6 saat geçmiş olması gerekiyordu! Truva bir efsaneydi. Görünen o ki filmi de ayrı bir "efsane" olacak!..
