Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Yeni dünyanın ayak sesleri...

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Ukrayna kriziyle birlikte yeni küresel sistem tartışmaları da artmaya başladı. Zira Avrupa'nın sınırında patlak veren krizin Rusya ve Ukrayna arasındaki bir savaştan daha derin bir mahiyete sahip olduğunu herkes görüyor. Bu mücadele en kalın hatlarıyla ifade edersek ABD ile yeni dünyanın savaşıdır.
İkinci Cihan Harbi'nin ardından temelleri atılan ve Soğuk Savaş sonrası yeniden tahkim edilen Atlantik sistemi zor günlerden geçiyor.
ABD bütün gücüyle Rusya'ya karşı müttefiklerini yeniden mobilize etmeye çalışsa da Ukrayna savaşından sonra dünyanın çehresi köklü bir şekilde değişecek.
Nitekim daha şimdiden jeopolitik anlamda beş farklı kutup şekillenmeye başladı bile. İlki, Çin merkezli Sinocentric dünya. İkincisi, lokomotifini Rusya'nın oluşturduğu merkez Avrasya. Üçüncüsü, ABD liderliğindeki Anglo- Sakson kutbu. Dördüncüsü, Almanya ve Fransa liderliğindeki merkez Avrupa.
Beşinci kutup ise Türkiye'nin liderlik ettiği Fas'tan Basra Körfezi'ne hatta Malezya ve Endonezya'ya kadar uzanan İslam kuşağı...
Diğer dört kutbun ana hedefi Türkiye'yi tamamen yanlarına çekmek. Bu bağlamda kıyasıya bir siyasi, ekonomik ve diplomatik mücadele veriliyor.
Ancak 'Ne Atlantik ne Asya, yeni eksen Türkiye' ilkesiyle hareket eden ülkemiz, izlediği bağımsız stratejiyle geleceğin dünyasındaki ağırlığını daha şimdiden hissettiriyor. Türkiye'nin bu yöndeki hamleleri önümüzdeki süreçte daha da sistemleşerek devam edecek gibi görünüyor.

***

Dolayısıyla Rus lider Putin'in Ukrayna harekâtı ile deyim yerindeyse temellerinden sarsılan tek kutup olma iddiasındaki Atlantik dünyası ne yapsa da bu mücadeleden parçalanarak çıkacak. ABD'nin tüm çırpınışlarına rağmen Atlantik ikiye bölünecek ve Batı Avrupa ile Anglo-Sakson dünyası arasındaki fark daha da açılacaktır.
Çünkü yoğun çabalarına rağmen ABD, müttefiklerinden hâlâ istediği randımanı alabilmiş değil. Nitekim ABD, Brüksel'deki üç zirveden de eli boş döndü. 24 Mart'taki NATO ile AB liderler zirvesinden bir gün sonra yine Brüksel'de yapılan G7 zirvesi her açıdan ABD için büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı.
Bu zirvelerin sonuç bildirilerinde bırakın Rusya'ya topyekûn bir askeri ve siyasi karşılık verilmesini ABD'nin çok istediği yaptırım kararlarında bile oybirliği sağlanamadı. ABD'nin Rusya'yı G20'den çıkarma talebi bile ciddiye alınmadı.
Haliyle ABD'nin Rusya'ya karşı başlattığı ambargo savaşı küresel ekonominin entegrasyonunu kökünden sarsıyor. ABD'nin talan ve yağmaya dayalı yaptırım furyası sadece Batı dışı dünyayı değil Avrupa ve Asya'daki Amerikan müttefiklerini dahi endişeye sevk ediyor.
İşte bu yüzden doların hegemonyasına dayalı talan sisteminden kurtulmak isteyen bütün ülkeler için yeni bir ekonomik sistem inşa etme fırsatı doğmuş durumda.

***

Türkiye'yi geleceğin kilit ülkesi ve enerji merkezi olarak görenlerin başında gelen Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un 'zeitenwende' terimi ile ifade ettiği gibi dünya her açıdan bir 'dönüm noktasında' bulunuyor.
Bir bakıma Putin yeni dünyanın kuruluş sürecini Ukrayna müdahalesiyle biraz daha hızlandırdı.
Zira dünya artık işbirliğine, diyaloğa, barışa, paylaşmaya, istikrara, huzura, adalete, bölüşmeye, her devletin ulusal iradesi başta olmak üzere farklı kültür ve medeniyetlerle insan haklarına saygıya dayalı yeni bir küresel sistem inşa etmek istiyor.
Fakat dünyanın böyle bir sistemi inşa etmesinin önündeki en büyük engel yine ABD'nin bizzat kendisi... Ukrayna krizi bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu nedenle Çin ve Türkiye dışında, ABD'nin Rusya'yı sistemin dışına atma çabasına Almanya ve Fransa gibi müttefikleri bile tam destek vermiyor. Çünkü ABD'ye verilen desteğin yeni dünyayı boğmak anlamına geleceğini herkes biliyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA