Amerikalı edebiyatçı F. Scott Fitzgerald'ın 1925 tarihli ünlü romanı The Great Gatsby'nin (Muhteşem Gatsby) en önemli içgörülerinden biri de Avrupa'ya karşı inşa edilen Amerikan kimliğinin performatif olduğudur.
Eser aynı adla beyaz perdeye de aktarıldı. Filmde başrol oyuncusu Leonardo DiCaprio da bir bakıma yeni Amerikan kimliğinin simgesidir. Filmde Gatsby temelde başkalarını kim olduğunuza inanmaya ikna edebileceğiniz şeyin veya kişinin yine siz olduğunu vurgular.
Gatsby karakteri tıpkı Amerikan kimliği gibi karnavalımsıdır. Söylentiler ve kulaktan dolma bilgiler yanında insanları bazen hayrete düşüren ve baştan çıkarıcı hakiki bir efsaneyi de çağrıştırır.
Bu bağlamda Gatsby karakteri aslında Amerika'nın tüm güvenilmezliğine rağmen çevresine hayranlık yanında itimat da telkin edebilen bir paradoksal arketipi temsil eder. Dolandırıcıdır ama bu hilebazlığı onun karizmasını daha perçinleyen bir manivela işlevi görür.
***
Sanat eleştirmeni ve düşünür Alexander Raubo, IM1776'daki değerlendirmesinde Muhteşem Gatsby karakterini iyi tanımayanların muhtemelen Amerika'yı da tanıyamayacağını ve tanısa da yanlış tanıyacaklarını iddia ediyor. Burada benim ilgimi çeken şey ABD Başkanı Donald Trump ile Muhteşem Gatsby arasında yapılan analojiler.***
Bir bakıma topluma liderlik eden kişilerin Gatsby gibi hayalperest bir karaktere sahip olmaması gerektiğinin altı çiziliyor. Oysa Gatsby'nin tersine Trump ailesine de ülkesine de vatandaşlarına da kendisi gibi düşünenlere de sahip çıkan iyi bir baba ve iyi bir lider izlenimi veriyor.