AOK maçı öncesinde "Hangi Fenerbahçe?" diye soruyorduk. Young Boys karşısındaki mi, yoksa Antalya maçındaki mi?
Karşımıza iki maçtan da çok farklı, daha dinamik, istekli ve disiplinli bir takım çıktı. Maçı kaybettiler. Ama istedikleri zaman kazanabileceklerini hissettirdiler. Önemli olan da buydu. Fenerbahçe'nin gücünü ortaya koyması, rakibi tedirgin eden, tedbir almaya iten bir takım olması. Selanik'te, Volkan ve Gökhan Gönül sakat sakat oynadı. Niang ikinci 45'te oyuna girdi. Stoch, Bilica, Emre ve Dia yoktu. Yani; yedi ilk on bir oyuncusundan mahrum gibiydiler. Sahaya çıkan takımın, bu eksiklere rağmen arzulanan performansa yaklaştığını da belirtmeliyiz. Elbette sorunlar var. Ama her maç değişimi ve gelişimi görüyoruz. Bu nedenle Aykut Kocaman'ın altıncı hafta teşhisine katılıyoruz. Beşiktaş maçı bittiğinde Fenerbahçe'nin nerede olduğunu veya nereye doğru gittiğini çok daha net göreceğiz.
Maçı sadece televizyondan izleyenlerin, tabela üstüne konuşarak yoruma girmesi, peşinden hatalı yargıları da getirebilir. Bu yüzden saha performansını, tabelanın önünde tutarak, "Nasıl daha iyi olur?" sorusuna kafa yormalarını tavsiye ederim.