Futbol Federasyonu'nun iki yapısı var. Biri Hiddink ve Oğuz Çetin'in yönettiği A Milli Takım. Diğeri Ersun Yanal'ın koordinesinde olan altyapı... Türkiye'de iyi oyuncu yetişmesi ve doğru organizasyonun yapılarak gençlerin iyi eğitim alması Yanal'ın görevi.
Yetki alanları belli olduğundan, birbirlerinin işlerine karışmaları pek mümkün değil. Eğer bir sıkıntı yaşanırsa, birbirlerinin işlerini yapmaya kalktıkları anda olur. Yönetimin profesyoneller tarafından yapılması ve onların kararlarıyla planların şekillenmesini hep savunurum. İki farklı birim arasındaki rekabet ise, gelişimi getirir. Birbirleriyle biraz didişmeleri iyidir. Kendilerini göstermek isterler, hırslanırlar ve daha iyi konsantre olurlar.
Ersun Hoca ile Oğuz Çetin'in birbirleriyle konuşmadıkları, kavgalı oldukları yazıldı. Ben de duydum iyi anlaşamadıklarını. Bu bir dönemdir. İki lider karakter, elbette birbirlerini çekmeyecek, kimin baskın olacağı zamana kalacaktı. Ama ikisi de iyi profesyoneller. Bu gerilimi Hıncal ağabey, Oğuz Çetin aleyhine yorumlayarak "Zaten kimleri yemedi ki" tarzında eleştirdi. A Milli Takım yönetiminin aslında Oğuz Çetin'de olduğunu da vurguladı.
Aynı Hıncal ağabey, Derwall'in yardımcısıyken Mustafa Denizli'nin veya Piontek'in yardımcısıyken Fatih Terim'in, karakterli tavırlarını, yönetime koydukları ağırlığı, oyuncular üzerindeki etkisini her zaman örnekledi. Fatih Hoca'yı eleştirirken, yardımcılarının (Oğuz Çetin de vardı ekipte) pısırıklığından dem vurdu.
ÖZGENER SORUNU ÇÖZER
Şimdi Oğuz Hoca, Hıncal Ağabey'in istediği gibi tavır koyuyor, Hiddink'i toparlıyor, ipleri elinde tutuyor, ama eleştiriliyor. İki değerli futbol adamının arasındaki soğukluğu giderecek tek kişi Federasyon Başkanı Mahmut Özgener'dir. Levent Kızıl ile birlikte iki profesyoneli aynı masaya oturturlar, yarım saatte sorunları çözerler.