Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR

SAMİ TOSUN

'Acaba oturmam mümkün mü?'

Favori köşe yazarım Ece Vahapoğlu, geçtiğimiz hafta engin kültürüyle beni yine aydınlattı. Şöyle yazmış: "Toplu taşıma araçlarında genelde oturacak yer kalmaz; hep kalabalıktır. Diyelim ki otobüste veya metroda oturacak yer bulamadınız. Somurtup ayakta dikilmeyin; gidip oturanlardan birine, 'Özür dilerim, acaba oturmam mümkün mü?' diye sorun. Büyük bir oranla o kişinin size yer verdiğine şahit olacaksınız. Bu benim iyi niyetim ve kibar düşünce yapım değil; bizzat bir araştırma sonucu." Evet, ABD'li psikolog Stanley Milgram, New York metrosunda yaptığı deney sonucunda keşfetmiş bunu. Efendim, tabii burada işler çok acayip haller alabiliyor. Ece Hanım'ın tavsiyesine uyup metrobüste babacan bir abimize usulca sokulup, "Özür dilerim, oturmam mümkün mü?" diye sordum; abimiz suratıma acayip acayip baktı ve "Kucağıma mı?" diye karşılık verdi... Hislendim, usulca kalabalığın arasına karışıp sırtımı körüğe dayadım... Bu memleket bambaşka efendim. İnsanımız çok özel... Başbakanlık'a ait koruma aracını çalan arkadaştaki cürete, "Aile hekiminiz geldi hanımefendi, tetanoz aşısı yapacağız," diyerek ev soyan arkadaşlardaki gündem takibi ve yaratıcılığa hayran olmamak elde mi? Evet, bunlar oldu. Başbakanlık araçlarından biri çalındı! Biz, "Aile hekimliği nedir, ne değildir?" diye aval aval bakınırken konuya hakim iki kafadar, Antalya'da evleri dolaşıp vatandaşa aşı niyetine uyutucu iğne yapmaya ve evleri boşaltmaya başlamıştı bile! Bizim milletimizin en mühim hasleti, kısa yoldan pratik çözümler geliştirebilmesi. Daha bizim memlekette otomat falan yokken, Almanya'dan otomatları nasıl 'patlattığımıza' dair haberler geliyordu ve biz Almancı akrabalarımızın pratik zekasıyla gurur duyuyorduk. Milli kurnazlarımızın, ağırlığa hassas bu otomatlarda jeton veya para yerine aynı ağırlıkta buz kullandığı efsaneleri yayılıyordu. Bu efsane, yüzde 150 zam gördükten sonra ilk kez kullandığım Karaköy Tünel'e, 1 lira yerine 2.5 lira ödediğim anda aklıma düştü. Yahu, 200 metre gidiyoruz, 2.5 lira veriyoruz. Metrobüse binsek, daha ucuza İstanbul'u bir baştan bir başa geçeceğiz. Haliyle, milletimin bir ferdi olarak aklıma sahte jeton üretme fikri geldi. Ne yazık ki, Tünel'de jeton yerine 'akılsız kart' kullanılmaya başlamış. Akılsız diyorum, çünkü kartı okutmama rağmen geçmek mümkün olmadı. Gişedeki görevli ise "Bana ne?!" diye yardımcı olunca, gözüm döndü ve yapmamam gereken bir şey yaptım: Kontuarın üzerinden atladım. İnsanı zorla Tunuslu yapmaya çalışıyorlar efendim!..

TEK KİŞİLİK YASADIŞI GRUP
Hayır, mevzu o değil, onca yıllık hayatını apolitik bir biçimde sürdürmüş ve hayatı boyunca herhangi bir eyleme katılmamaya ant içmiş bendeniz, maazallah, bir anda ulaşım zammı protestocusu olarak fişlenecektim. Allah'tan, ortada güvenlik görevlisi falan yoktu. Ve ben tek başıma yasadışı grup olarak değerlendirilemezdim. Yine de endişelendim. Dudaklarım birkaç gün Yılmaz Morgül'ün yeni yaptırdığı dudakları gibi şiş kaldı. Herkesin bir alerjisi var işte. Benimkisi de, can sıkıntısı ve endişe hallerinde dudaklarımın şişmesidir. Efendim, itiraf ediyorum, bu dudak şişmesi mevzuunda Arapların payı da var. Durup dururken siyasi istikrarsızlık çıkarmak da ne oluyor? Ya iş, bizim memlekette de kontrolden çıkarsa? Bakmayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Tankın üstüne önce ben çıkarım," dediğine. Bu memlekette daha önce de tanklar yürüdü, öyle bir cengaver göremedik! Kemal Bey de ve her biri darbe karşıtı olduğunu söyleyen diğer büyüklerimiz de, sıhhat ve afiyetteydi. Hiçbirini tankların üzerinde zıplarken göremedik. Sahi, bu arada, referandumun üzerinden de epey vakit geçti. Darbecilerin yargılanması için Çağlayan'daki Adliye Sarayı inşaatının bitmesini mi bekliyoruz? İnşaatında çalışan iki mahkum firar etmiş gerçi... Neyse efendim, neme lazım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.