Çok üzüldüm... Hayatı sorguladım.... "Nasıl?" diyorsunuz değil mi? Şöyle... Efendim, malumunuz, ben çirkin bir insanım. Hayatım boyunca çirkin bir insan olarak şu hayatı nasıl geçireceğim üzerine düşündüm durdum. 'Güzellik' anlayışımı sorguladım. "Allah insana çirkin kısmeti versin," atasözüyle avundum. Ve nihayet kendi kendime dedim ki, "Elizabeth Taylor olsan bir yere kadar!" Yani, Elizabeth Abla benim güzellik eşiğimdi, her şeyimdi... Ve Elizabeth Taylor öldü...
Bakınız, boru değil, Elizabeth Taylor bu!
Hükümet gibi kadın derler ya, öyle işte ve öldü... Ve Elizabeth Taylor'ın mücevherleri açık artırmada satıldı! Ölür ölmez! Bir dakika beklemediler! Kadın, hayatı boyunca mücevherleri biriktirdi ve birileri o ölür ölmez onun biriktirdiği her şeyi satmaya başladı!
Alıcısı da hazır! Yani bir kısım insan dedi ki, "Bu broşu Elizabeth Abla taktı, o yüzden çok kıymetli, biz bu broşa -misal- 6 milyon veriyoruz, olay bitiyor!"
Kendisi mücevher koleksiyonu yaparmış. İşte Elizabeth Taylor'ın ölümüyle birlikte ben bu koleksiyon zihniyetini de sorguladım.
Benim de, naçizane, pul koleksiyonum var.
Birden durdum, düşündüm. Yahu hayatım boyunca o pulları toplamak için didindim, bir Nijerya pulu için maaşımın hatırı sayılır bölümünü verdim, lakin ben -Allah gecinden versin- öldüğüm takdirde, benim haylaz yeğen o pulları Allah bilir kaça satacak! "Abi hepsine 200 lira ver işte, olay bitsin," diye kestirmeden pazarlık yapacak tıynette bir yeğenim var.
Düşünmesi bile korkunç! Şu an itibarıyla pul koleksiyonuna son veriyorum. Koleksiyon falan yapmıyorum!
ESKİ SEVGİLİLER DÜĞÜNE DAVETLİ
Bu arada, Elizabeth demişken, sayın okur, bu işin devamı var. Britanya pullarının üzerindeki taçlı Elizabeth'e, evet, Kraliçe'ye değinmeden geçemeyeceğim. Efendim, gazetede haber çıkıyor, şu şekil: "Dünyanın merakla beklediği Kraliyet düğününe geri sayım sürüyor. 29 Nisan'da evlenecek Prens William ve Kate Middleton, davetiye listesini hazırladı. Davetiye listesinin sızdığı Mail on Sunday gazetesi, eski sevgililerin de düğüne çağrıldıklarını yazdı..."
Evet kıymetli okur, eski sevgililer düğüne çağrılmış. Bunu son derece mühim gazetelerimiz yazıyor! Ayrıntı yok ama bizim açımızdan durum gayet açık. İşte medeniyet, işte Britanya! Bunların, yani eski sevgililerin arasında bir münasebet vardı ama hepsi yeni münasebet töreni için hazır bulunacak ve huşu içinde kraliyet düğünü yapılacak! Ama benim Tosun zihnim düşünmeden edemiyor, bu ne medeniyettir ki, Britanya Kraliyet ailesi düğün yaparken, bir münasebete girilmiş ve tüketilmiş insanları ortamda hazır istemektedir... Bu ne geniş bir durumdur?!
Benim annem olsa istemez, gelin ilk defa ailemizle halvet olmalıdır der, durum budur...
Valide sultan!
Bu arada, Show kanalında bir sabah programına denk geldim, Her Şey Tadında diye. Bir kısım arkadaşlar bir masa başına oturmuşlar geyik muhabbeti yapıyorlar. Süper bir iş. Hayatım boyunca böyle bir işim olsun istedim ama olmadı. Neyse efendim, bir sarışın hanım Muhteşem Yüzyıl dizisiyle ilgili bir geyik yaparken, "Süleyman bitmiş, okeye dönüyor," diye laf ediyor. Hey gidi felek hey!
Koskoca Kanuni, kendisi için bir sarışın hanımın okeye dönme geyiği yaptığını duysaydı kim bilir ne yorum yapardı!.. "Âlâ, âlâ..."
NİHAT DOĞAN NİYE ADAY DEĞİL?
Neyse efendim, artık padişahlıkla yönetilmiyoruz ve malumunuz, seçim yaklaşıyor. Artık memleketimizde genel oy sistemi var ve hepimiz oy kullanacağız. Siz kıymetli okur, akın akın benden seçim tavrımı açıklamamı bekliyorsunuz, biliyorum. Hatta bir okurumuz mesaj yollamış, "Sayın Tosun, lütfen kamuoyunu yönlendiriniz, kime ve niçin oy vermemiz gerektiğini açıklayınız," diyor. Ve ben de diyorum ki, Hulki Cevizoğlu'nu destekliyorum. Ondaki medeni cesarete hayranım. Lakin arkadaşın aday olduğu bölge nere, benim seçim yörem nere? İmkansız aşk gibi bir şey. Kendisine oy veremeyeceğim için müteessirim! Yani seçimlerde Nihat Doğan'ı destekliyorum desem, benzer bir durum olur...
Sahi, Nihat Doğan niye aday değil ki?! Bu popülariteyle Meclis'e girer, kürsüden acayip konuşmalar yapar, hayatımıza inanılmaz bir renk katardı...