Yüzyılın felaketiydi... Üstelik bir değil, arka arkaya iki kez vurdu. Lafın gelişi değil, gerçek anlamıyla yer yerinden oynadı.
Devlet tüm gücüyle afetin ilk travmasının atlatılabilmesi için bölgedeydi. Askeri, polisi, jandarması, sivil savunma ekipleriyle can kurtarmanın dersini verdik, efsane olduk, dünyanın takdirini kazandık. Halkımız öyle bir kenetlendi ki destan üstüne destan yazdık.
Tüm dünya bu depremlerle Türkiye'nin hem ekonomik hem siyasal hem de sosyal açıdan 50 yıl geriye gideceğini söylerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başını çektiği memleket sevdalıları kolları sıvadı. Bakanı, müsteşarı, valisi, kaymakamı, komutanı, emniyet müdürü, belediye başkanıyla öyle bir seferberlik başladı ki bize ömür biçenlerin ağzı hayretten bir karış açık kaldı.
Yitirdiğimiz insanları geri getiremedik ama bize emanet yakınlarını yadigâr bilip kısa zamanda modern evlerine, dükkanlarına yerleştirdik, yerleştirmeye de devam ediyoruz. Eskisinden daha güzel, daha güvenli şehirler kurduk evvel Allah...
Depremde el ovuşturan, daha enkazlardan çığlıklar yükselirken devleti aciz göstermeye çalışan, kendilerine oy vermemiş depremzedelere "Oh olsun" diyenlerin hesabına utanç, vatan sevdalıların nasibine ise koca bir kıvanç düştü.
Kupa'nın hastası oldum
Her sezon bu tarihlerde futbola doyuyorum. Sebebi Atv ve A Spor'un yayınladığı Ziraat Türkiye Kupası maçları.
Trendyol Süper Lig'deki gibi şaibe yok, dedikodu yok, "yapı" tartışmaları yok. Hakemler kurşuna dizilmiyor. Tam tersine, görev verilen gencecik hakemler ışıl ışıl parlıyor. 2. ve 3. Lig takımları Süper Lig ekipleriyle kafa kafaya mücadele veriyor, eskiden olduğu gibi vakit geçirmek için kendilerini yere atmıyor, ceza sahasına dizilmiyor, oyunu çirkinleştirmiyorlar. Güçlü rakiplerine saygıda kusur etmiyor ama ellerinden geleni de artlarına koymuyorlar. Hele adını ilk kez duyduğum bazı futbolcular öyle parlıyor ki gözlerimi onlardan alamıyorum. Rotasyondan faydalanıp ligde yerlerine oynayan yabancı futbolcuların gölgesinden kurtulan büyük takımların genç futbolcularını izlemek de büyük keyif. Hele ilk turlarda futbolun heyecanını kaçıran, oyunu kekeme hale getiren VAR uygulamasının olmayışı bana daha büyük zevk veriyor. Bir de buna özenli reji, sade anlatımlar ve yerli yerinde yorumlar da eklenince keyfim ikiye katlanıyor.
Yaşasın Ziraat Türkiye Kupası, var olsun Atv ve A Spor...
Ya seni kim kurtaracak?
A Haber muhabiri, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e, "Mansur Yavaş'ın ön seçime karşı olduğu söyleniyor" şeklinde bir soru yöneltti. Özel, çoğu zaman takındığı o üstten bakan, kibirli tavrıyla muhabiri ve bağlı olduğu kurumu açıkça tehdit etti: "A Haber sen de kurtulamazsın tek başına... Ya hep beraber, ya hiç..."
Gezi kalkışması ve FETÖ darbe girişimi daha hafızalarımızda tüm tazeliğiyle dururken daha geçenlerde halkı sokaklara çağıran ve yeni bir kaos ortamı için insanları kışkırtan da aynı Özgür Özel değil miydi sahi?.. Şu cürete bakar mısınız? Sen kim oluyorsun da sadece gündemle ilgili soru soran basın mensubunu açıkça tehdit ediyorsun? Gazeteci kılığında ülkeyi satan hainleri, algı ajanlarını mahkeme önlerinde "Özgür basın" diye slogan atarak savunan sen değil miydin Özgür Bey? Nerede kaldı özgürlük havariliğin? A Haber kurtulamazmış!.. Kazara iktidara geldiğinde yüreğinde kurduğun darağaçlarını hayata geçirmeyi mi hayal ediyorsun yoksa? Tek hayalin ve vaadin bu mu? Tek idealin intikam mı? Peki ya seni kim kurtaracak Özgür Bey? Partin şimdiden üç parçaya bölünmüş. Koltuğunda "emaneten" oturduğunu artık herkes görüyor. Belediye başkanların bile seni takmıyor. Önce koltuğunu kurtar da, sonra memleketi A Haber'den kurtarırsın. (!) Her fırsatta "Diktatörlük" suçlamasında bulunanlar, bu örnekteki gerçek diktatörü gördü mü acaba?..
Gaf kürsüsü
Gedikli okurumuz Muharrem Akduman'dan yine kaçmamış: D MAX'daki Hurda Avcıları'nda enteresan bir cümle: "Hakkımı helal etmiyorum!!!" İngilizler de imana gelmiş anlaşılan... :)
Zap'tiye
Ankara Nallıhan'da 89 yaşındaki kadın, telli duvaklı gelin olmuş. Asla umudunuzu kesmeyin kızlar!..
Ne demiş?
"Ölmek kötü değil, yaşamamak kötü..." (BBC Earth'deki Sıfırın Altında Yaşam belgeselinden)