Yahu olacak iş değil. Doktorlar ve sağlık kuruluşları sosyal medya üzerinden mide tüpü ameliyatında indirim ilanları yayınlayarak "ticari" rekabete giriştiler.
Facebook'ta birbiri ardına önüme dizilen reklamları ağzım hayretten bir karış açık takip ediyorum. Tanınmış bir profesör mide tüpü ameliyatını 40 bin liradan 34 bin 999 liraya indirmiş. Bir başka doktor "Patron çıldırmış olmalı" hesabı aynı operasyonu 24 bin liradan yaptığını ilan etmiş. Bu kadar mı? Değil tabii... Facebook'ta şöyle bir tur atın, buna benzer en az 5 reklam daha göreceksiniz.
Millet merdiven altı güzellik salonlarında can verirken, dudak dolgusu yaptıranlar sakat kalırken, ne idiği belirsiz sözde kliniklerde yağ aldıran, mide tüpü, kelepçe, balon taktıranlar mevta olurken bu nasıl bir sorumsuzluktur? İlaç reklamı yapmanın bile yasak olduğu bir ülkede bu ne fütursuzluktur?
Bunlar yakında "Koş hanım, overlokçu ayağına geldi" misali megafonla mahalle aralarında da dolaşırlar.
Bu nasıl güvenlik?
Köşemizin aktif okurlarından Murat Aydın, pek çoğumuzun dikkatinden kaçan önemli bir konunun altını çizmiş:
"Bir ironiyi paylaşmak istedim: AVM'lerde güvenlikten geçerken X-Ray cihazında çantalarımızın içi denetleniyor, üstümüzde metal eşya varsa cihaz sinyal veriyor. Silah, bıçak, çakı vb. cisimlerle giriş engelleniyor (mu)?
Peki AVM'lerdeki yapı marketlerde ve küçük ev aletleri satan iş yerlerindeki çeşit çeşit bıçaklar, kesici, delici aletler, elektrikli testereler ne olacak? Dışarıdan getirme ama içeriden dilediğini al.
'Dışarıdan yiyecek getirmek yasaktır' yazan çay bahçeleri aklıma geldi birden, en masumane!.."
Haftanın şiiri
KURTAR BENİ YARADAN
Değişmiyor değişim, ömür daim deveran
Buz kesti insanlık, yok vahşete feveran
Ne korender gördüm ne de böyle cereyan
Beri gelsin teninde bir ürperti arayan
Yalanla çevrilmişiz denizden ve karadan
Hayır gelmezmiş artık ne sudan ne havadan
Pişmanlık faydasız bak ağlarsın sonradan
Bil ki döner günahların en sonunda Tanrı'dan
Kalmadı yüreğimde ne umut ne heyecan
Dertlerin cümlesi sanki peşimde karavan
Yüzlerde hep maskeler, kahkahalar paravan
Taşınmıyor bu yük artık kurtar beni Yaradan
Yüksel Aytuğ - 2024
Habertürk'ten A Haber'e saldırı (!)
A Haber muhabiri Kübra Kılıç, Perşembe günü İstanbul'un kar tutan yüksek tepelerinden birinde hava durumunu sunuyordu. Birden suratında bir kartopu patladı.
Canı fena halde yanan Kübra bir yandan gözünü ovuştururken diğer yandan "Karın tadını çıkaran çocuklar bize küçük bir şaka yaptılar" diyerek olayı geçiştirmeye çalıştı. Ama kamera o yöne döndüğünde saldırıyı (!) mahallenin çocuklarının değil, az önce canlı yayınlarını tamamlayan Habertürk ekibinin gerçekleştirdiği ortaya çıktı.
Habertürk'ün muzip muhabiri Yunus Emre daha sonra mağdur meslektaşının yanına gelerek itirafta bulundu: "O kartopunu ben atmıştım, özür dilerim."
Bakalım A Haber ile Habertürk arasındaki "soğuk savaş" devam mı edecek yoksa ateşkes mi sağlanacak?..
Zap'tiye
Ne olur "bir olmak için" depremleri beklemeyelim.
Gaf kürsüsü
Muharrem Akduman'dan bir not daha: Yüksel'ciğim, Sağlık Bakanlığı'nın Kanserde Erken Teşhis spotları beni üzdü. "45 yaşına kadar 5 yılda bir, 47-70 yaş arasında her yıl kontrol yaptırın" diyor. 70'ten sonrası yok. Meğer ben ölmüşüm de haberim yok. :)
Ne demiş?
Değerli okurum Muharrem Akduman, sürekli yalan söyleyen Tuğba yüzünden çileden çıkan Esra Erol'un sözlerini nakletmiş: "Kendimi zor tutuyorum, paralarım vallahi seni!.."