Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Köpekler uyutulacak mı?

Sahipsiz sokak hayvanlarının uyutulmasına ilişkin yeni yasa teklifi hazırlandığı iddia ediliyor.
Detaylar şöyle:
Belediyeler, barınaklarındaki kapasite kadar köpeğin fotoğrafını çekerek sahiplendirme ilanı açacak.
Her bir köpek için 30 gün beklenecek.
30 günün sonunda sahiplenilmeyen köpekler enjeksiyon ile uyutulacak.
Uyutulan köpeklerden boşalan yerlere yenileri getirilecek.
Tüm bu detaylar henüz birer iddia. Yasa teklifi hakkında henüz resmi açıklama yapılmadı.
Ancak bu iddialar köpek severleri sosyal medyada ayaklandırmaya yetti.
Örneğin Nevşin Mengü "Devleti masum canlıları öldürme makinesi haline getirmek kimseye huzur getirmez, getirmeyecek" dedi.
"Her sokağın kendi problemi ve kendi çözüm önerileri vardır", "Bizim medeniyetimizde hayvan katliamı yok" gibi birçok yorum paylaşılıyor.




SATIN ALMA, SAHİPLEN!
Elbette 1910 yılında Hayırsızada Sürgünü dışında tarihimizde büyük hayvan katliamları yok.
Sokak kedileri ve köpeklerine olan sevgimiz dünyada belgesellere konu oluyor.
Daha ortada yasa yok, ama şimdiden linçe başladılar.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı hayvan hakları yasası AK Parti döneminde çıkmadı mı?
Neyin algısını yapıyorlar acaba?
Ben toplanan köpeklerin bir ay içinde uyutulacağına inanmıyorum.
Medeni ülkelerde süreç nasıl işliyorsa Türkiye'de de öyle devam edecektir diye tahmin ediyorum.
Önce kısırlaştırma yapılır, köpekler modern barınaklarda toplanır ve sahiplendirme kampanyaları yapılır.
Peki ya sonra? Uyutulma olacak mı? Hayvanların bekleme süresi bir ay mı altı ay mı olacak? Gelişmiş ülkelerde sahiplenilmeyen köpekler uyutuluyor.
Umarım bizde uyutma olmaz!
Bu noktada en çok iş köpek severlere düşüyor!
Başıboş köpeklerin sayısı bile bilinmiyor. Kimi 4 milyon diyor kimi 6-7 milyon!
Ülkemizin bazı bölgeleri vahşi Afrika gibi oldu. İnsanlar bisiklet süremiyor, doğa yürüyüşü yapamıyor!
Bu kadar çok köpek nasıl kısırlaştırılacak, nasıl barınaklara konacak orası meçhul!
Başta çocuklar olmak üzere yüzlerce insan sahipsiz köpek saldırıları sonucu ya yaralandı ya da hayatını kaybetti.
Köpek saldırısından korkup yola fırlayıp yaralananlar ya da hayatını kaybedenler var!
Sadece son beş yılda hayvana çarpma şeklinde; 3 bin 534 trafik kazası, 55 ölüm, 5 bin 147 yaralanma vakası gerçekleşti.
Bıçak sırtı bir sorun bu! Bir tarafta sokakta köpekler rahat dolaşsın diyenler, diğer tarafta çocuklarını, yaşlı bireylerini köpek saldırılarında kaybeden gözü yaşlı aileler ve sokaklarda korkmadan dolaşmak isteyen milyonlar!
Evlerde pahalı, cins köpekler beslemek yerine neden sokak köpekleri sahiplenilmiyor?
Onlarınki de can değil mi? Her hayvan sever bir sokak köpeğini sahiplense sorun kalmaz!
Satın alma, sahiplen!

***


VERGİ VE TRAFİK CEZASI AFFI OLMASIN
Motorlu Taşıtlar Vergisi, emlak vergisi, harç, idari para cezası, trafik cezası borcu olup da zamanında ödemeyenlere her ay için ayrı ayrı uygulanmak üzere yüzde 4.5 faiz işletilecek.



Umarım seçim döneminde bu cezalar affededilmez, yapılandırılmaz ya da ceza faizleri silinmez! Vergisini zamanında ödeyenler sonra kendilerini kandırılmış gibi hissediyorlar da!
Vergi konusunda net bir devlet politikası olmalı. Vergisini ödemeyenlere cezadan kurtuluş olmadığı öğretilmeli!
Seçim dönemlerinde trafik cezaları affedildiği ya da indirim yapıldığı için bazıları nasıl olsa cezaları silerler diye trafik kurallarına uymuyor!
Kurallar, cezalar uygulanmak için vardır!

***


GÜZEL HABER
Bakan Mehmet Özhaseki, "Mafyavari tutumlarla sahil şeritlerinde bazı bölgelerin işgal edildiğini görüyoruz.
Buna izin vermeyeceğiz. Mevzuata aykırı uygulamaları, bütün kaçak yapıları yıkacağız. ALO ihbar hattı kuracağız. Milletimizin plajlara rahat bir şekilde ulaşmasını sağlayacağız" dedi.



Bu köşede birçok kez sahil şeritlerinin halka kapatıldığını, fahiş fiyat politikaları uygulandığını yazan biri olarak bu habere çok sevindim.
Özellikle Ege ve Akdeniz sahillerinde belediyelere yer işgaliyesi adı altında rüşvet verip özel beach işletmeciliği yapanlar var.
Önce beach işletmeleri ile belediyeler arasındaki kirli ilişkilerin önüne geçilmeli. Gerisi gelir zaten.

***


AFRİKALI ÇAYCILAR
Çay hasadı döneminde Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çalışmaya gelen Afrikalı işçiler son yıllarda artışta.
Çalışkanlıklarıyla dikkat çeken siyahi işçiler İHA'ya konuşmuş.
Örneğin Senegalli Süleyman Akbay, sıkı tempoyla çalıştığında günde bir ton çay topladığını söylüyor.
Ton işi olduğunda günde bazen 5 bin 500 TL kazandığını dile getiren Süleyman, sezon bitince Trabzon'da kaldığını ve artık kendini Of'lu olarak gördüğünü belirtiyor.



Bir gün bir Of'ludan daha çok Of'lu olacak gibi gözüken Süleyman'ın sözleri sosyal medyada sempati topladı.
Konuşan işçi Suriyeli ya da Afgan olsaydı sosyal medyada "Ülkeyi işgal ettiler", "Gençlerimiz işsiz onlar çalışıyor" gibi yorumlar yapılırdı diye tahmin ediyorum.
Genelleme yapmayı sevmem lakin sanki ülkemizde siyahi göçmenlere karşı daha sevecen, Arap kökenlilere ise daha ketum, ırkçı bir yaklaşım var gibi hissediyorum.
Neden acaba?
Siyahi göçmenlere olan sevgi, 1980'lerde yayımlanan 'Kökler' dizisindeki 'Kunta Kinte' ve diğer köle arkadaşlarına karşı oluşan toplumsal sempatiye kadar uzanıyor mu?
Dünya Kupaları'nda da genelde büyük ülkelere karşı Afrika ülkelerini ya da Brezilya'yı tutar bizim halk.
Afrikalıların yaşadığı ırkçılık ve zulüm film ve dizilerle daha mı çok etkiledi bizi?
Ya da daha seküler yaşadıkları için mi?

***


Altyazı
"Hayatın tümü sanki 'hayır, teşekkür ederim'lerden oluşuyor. Ve sonra, sonunda 'evet, teslim oluyorum, evet kabul ediyorum, evet kucaklıyorum'a dönüyor. Demek istediğim, yolculuk bu işte. Herkes sonunda 'evet' diyecek, öyle değil mi?" (Waking life)


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA