ABD'nin Ankara Temsilcisi Tom Barrack, Nike spor ayakkabısını üst düzey temaslarında ayağından hiç çıkarmıyor.
Barrack, en son hem Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la, hem de Suriye Başkanı Ahmed Şara ile görüşmesinde aynı ayakkabıyı giydi.
Ve sosyal medyada "Nike'ın sloganı 'Just Do It' (Sadece yap). Evet, neyin mesajı bu? Barrack ne yapmak istiyor? Ne mesaj vermeye çalışıyor" gibi paylaşımlar yapıldı!
Yabancı elçiler, özellikle de İngiltere ve ABD'li elçilerin sağı solu belli olmaz.
Çoğu istihbarat kökenlidir. Türkiye'de büyükelçi olanlar da ne hikmetse daha sonra CIA'in, MI6'nın başına geçiyor!
Öte yandan sosyal medyada komplo teorilerini abartanlar, her hareketten her kıyafetten sinekten yağ çıkarırcasına mesajlar çıkarmaya çalışanlar da oluyor.

Bu olay bana Michael Caine'in iki yıl önceki röportajını hatırlattı.
92 yaşındaki ünlü aktör, uzun bir yaşamın sırrı sorulunca şu yanıtı vermişti:
"Daha genç eş, abur cubur tüketmemek ve hep spor ayakkabı giymek.
Düşmemeye de dikkat etmelisiniz." Yaşlı ama sağlıklı insanlar yere düşüp bir yerini kırınca birden çöker!
Kalça kırığını takip eden yıllarda kadınların yüzde 20-25'inin, erkeklerin ise yüzde 31-35'inin hayatını kaybettiğini biliyor muydunuz?
Ortopedi doktorları, yaşlılara özellikle düşme ihtimalini aza indiren, rahat, kullanışlı spor ayakkabı giymelerini tavsiye eder.
Tom Barrack da 78 yaşında!
Normalde balık tutup, torun seveceği yaşta ama çok aktif bir siyasi kariyer sürdürüyor.
Bence Barrack ya yere düşüp kalça kemiğini kırmaktan korkuyor ya da yaşına bağlı olarak ayak tabanı sorunu yaşıyor.
Bu sorunu yaşayanlar için kundura ayakkabı giymek acı bile çektirebilir.
Her şeyden ultra acayip anlamlar, mesajlar çıkarmaya gerek yok.
Barrack rahatını ve sağlığını düşündüğü için sürekli spor ayakkabı giyiyor da olabilir.
78 yaşında bir adam 'Sadece yap' mesajı vermek için spor ayakkabısı giymez diye düşünüyorum.
Koskoca ABD elçisi, böyle bir mesaj vermek istiyorsa da direkt söyler!
Komik olmayın lütfen!
***
SOSYAL MEDYA MAHKEMESİ YANILDI MI?
İki hafta önce Ataşehir'de trafikte tartıştığı kadın doktor Esra S.'ye hakaret ederek, aracına zarar veren Taner T. görüntüleri sosyal medyaya düşünce olay gündem olmuştu.
Çok geçmeden Taner T.'nin yakalandığı haberi "Gereği Yapıldı" notuyla sosyal medyada paylaşıldı.
Taner T.'ye 180 bin TL idari para cezası uygulanacağı, sürücü belgesinin 60 gün süreyle geri alınacağı ve aracının 60 gün süreyle trafikten men edileceği duyuruldu.
Daha sonra bu şahsın iki ay ev hapsi cezası aldığı ortaya çıkınca insanlar bir şehir eşkıyasının hak ettiği cezayı aldığına sevindi.
10 saniyelik görüntüler üzerinden sosyal medyada kurulan mahkeme, bir kez daha yetkilileri de harekete geçirmeyi başarmıştı. Adalet yerini bulmuştu!
Ancak Taner T. olayla ilgili tek tek kamera görüntülerini toplayarak olayın arka planını anlattı.
Ortaya çıkan yeni görüntülere göre, yanında çocuğu bulunan Taner T. aracına iki kez bilinçli şekilde çarpıldığı, yaklaşık 2 km boyunca takip edilip taciz edildiği görülüyor.

Taner T. özetle şu açıklamayı yaptı:
"Öncelikle yaptığım hareketlerden pişmanım ve herkesten özür diliyorum.
Ancak kendinizi benim yerime koymanızı istiyorum. Altı yaşındaki çocuğum o gün hastaydı. Acaba okula mı bıraksam hastaneye mi götürsem diye düşünürken hanımefendi arkamda biraz sert bir şekilde geldi.
Dikiz aynasından ona bakınca 'Ne bakıyon lan' der gibi bakıyordu. Ben de ona yaptığı selektör işaretlerinin ve korna seslerinin çocuğumu rahatsız ettiğini söyledim.
Kendisi de bana 'Sen kimsin de benim önüme geçiyorsun' gibi laflar etti.
Ve aracıma arkadan çarptı. Açıkçası ben kadının nüfusundan korkarak olayı uzatmadan yoluma devam ettim.
Yine bizi 1 km takip etti, sıkıştırdı ve tekrar çarptı. 'Bak benim abim savcı, seni pişman ederim, gör bak sana neler yapacağım.' Trafik ışıklarında tekrar beni yakaladı ve benim cinnet geçirmeme neden olan o sözü söyledi: 'Bak bakalım büyütebilecek misin çocuğunu...' Ben de en sonunda tepki vermek zorunda kaldım. Ben tepkimin haklı olduğunu iddia etmiyorum.
Kendinizi benim yerime koyun. Benim çocuğum artık arabaya binemiyor, ya o kadın gelirse diyor.
İşimden gücümden oldum, aile düzenim zarar gördü ama karşı tarafa hiçbir şey olmadı.
Karşı tarafın abisi savcıymış.
Peki, bizim gibi sıradan basit işçilerin yaşamaya hakkı yok mu?" Eğer Taner T.'nin kamera görüntüleriyle desteklediği iddiaları doğruysa, ona bu kâbusu yaşatan, abisinin savcı olduğu iddia edilen, bu hanımefendi mutlaka adalet önünde hesap vermeli!
Evet, sosyal medyaya düşen videoda bir kadının aracına saldıran, bağırıp çağıran, kapıya tekme atan bir adam vardı.
Ancak olay bir Taner T.'den dinlenmedi mi?
Adam belki doğruyu söylüyor diye hiç mi şüpheye kapılmadı kimse!
Taner T.'nin adaletin yerini bulması için kendisinin uğraşması, kamera görüntülerini toplaması da düşündürücü!
Bir doktor hanımefendi taciz, hakaret, tehdit, araçla iki kere vurmak vs. bunları yapabilir mi?
İşte söz dönüp dolaşıp hukuk sisteminde kadının beyanı esastır ilkesine geliyor!
Sosyal medyada her gördüğümüz görüntülere inanmamalıyız. Ve adaletin vereceği kararı beklemeliyiz!
***
PEYNİR DEMANSA İYİ GELİYOR
İsveç'te yaş ortalaması 58 olan 27 bin 670 yetişkin 25 yıl boyunca takip edildi ve bu süre içinde 3 bin 208 kişiye demans teşhisi kondu.
Araştırma boyunca günde en az iki dilim yüksek yağlı peynir yiyen katılımcıların demans geliştirme riski yüzde 13, vasküler demans riski ise yüzde 29 daha düşüktü.

Peynir deyip geçmeyin! Demansa bile iyi geliyormuş. Tabii tam yağlı peynir olursa.
Yarım yağlı peynire, peynir denmez zaten!
***
Altyazı
"Ormanda yol ikiye ayrılıyordu ve ben hep daha az kullanılanı seçtim. Bu hayatımdaki tüm farkı yarattı." (Ölü Ozanlar Derneği)
