Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Yok defterindeki darbe...

Biliyorum bunca olayın yaşandığı bir dönemde Balyoz Davası sonucuyla ilgilenmek, hem de hukukçu olmayan birisi sıfatıyla, pek o kadar akıl kârı bir iş değildir ama gene de bu derecede önemli bir davaya değinmeden geçmek istemedim. İstemedim, çünkü ortaya çıkmış ve bazı çevrelerde baş tacı edilmiş hukuki durum pek de o kadar iç açıcı değildir. Nedenini açıklamaya çalışayım.

***

İleride bugünleri araştıranlar işin gerçeğini daha iyi yazacaktır ve Balyoz Davası'nın hangi şartlarda, niye ansızın o şekilde ortaya geldiğini daha gerçeğe yakın bir şekilde işleyecektir. Bütün o Taraf gazetesi yayını, Mehmet Baransu bavulları vs zamanla kendi hakikatine oturacaktır. İşin o kısmını yeteri kadar bilmiyoruz.
Sonrasında hadise daha da çarpıcı bir hal aldı. Dava çığırından çıktı. Bütün izlerin birine karıştığı bir zemine dönüştü. Yaşananların o kısmını, zırva tevil götürmediği için, daha iyi anlayabiliyoruz. Neticede açıklık kazandı ki, bugün Paralel Yapı denen örgüt, kuruluş, her neyse, bu konuyu emniyet ve yargı ilişkisi içinde o noktaya taşımak istemiş ve bunu başarmıştır.
Bizzat Erdoğan'ın ifadesiyle hükümetin de, iktidarın da yanıltıldığını 'aldatıldığını' öğrendik. Oysa o dönemde de 'aldanmayan' bir kesim vardı ve gidişatın çok sorunlu olduğu harıl harıl yazılıp söyleniyordu. Sonra olaylar başka türlü bir seyir alınca ayaklar suya erdi ve iktidar filmi tersine sarmaya başladı.
Bana kalırsa şu son mahkeme kararının oluşmasında da, tam tersi bir istikamette olsa bile başlangıçtakine benzer ortamın bir etkisi var. Her şey bir çırpıda oldu ve bitti. Balyoz bu defa hiç yaşanmamışmış gibi bir noktaya çekildi. İnsanlar salındılar (elbette salınmalıydılar), derken mahkemeler karar açıkladı. Balyoz davasından herkes beraat etti.
***

Bütün bunlar hakikat. Ama acaba bu durum mesela bendeniz gibi sübjektif, nefsi, indi olsa bile, başka türlü düşünenlerin zihnindeki kuşkuları giderdi mi derseniz, cevabım koskoca bir 'hayır'dır.
Baştan beri süren yanlışları görüyorum, işte anlattım. Çarpıklıklar açık ve ortada. Bütün bunların bir 'düzeltmeye' ihtiyacı elbette vardı. Hukuk varsa hata olmamalı, yapılmamalıdır. Gelin görün ki, son Balyoz kararı bize, hiçbirimize bir darbe girişimi, arayışı, hevesi olmadığını göstermiyor.
Nedenini gene hukukun kendisi tayin ediyor. Mahkeme kararı darbe olmadı, darbe girişimi, eğilimi yoktu demiyor. Bununla ilgili hiçbir şey söylemiyor. Aynı kararda, beraat, eski tabirle söyleyelim, 'delil yetersizliğinden' çıktı. Yani, olumsuz fiilin cereyan ettiğini gösteren bir delil bulunmadı, ama o olumsuz fiil cereyan etmedi diyen bir iz de yok ortada.
Olmadığı gibi bu şartlarda, neredeyse toplu tutuklamalar, toplu yargılamalar ölçüsünde, yargının hassasiyetiyle ilgili akıllara kuşku düşürecek bir toplu beraat kararıyla çıkıldı uzun ve çok zahmetli, çileli bir dönemden. Bütün bunlara bakarak darbe girişimi konusundaki kuşkularımı, hele Özden Örnek defterleri falan ortadayken kişisel olarak muhafaza ediyorum.
Ötesini de tartışmak isterim. Yani, neden böyle bir noktaya geldik sorusunun cevabını aramak isterim ama o, artık bundan sonraki gelişmelerin ardında yazılacak yazıların konusu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA