Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamalarına yönelik terör saldırısının görüntülerini izlerken aklıma ister istemez ABD'deki 11 Eylül saldırıları geldi.
Zira 11 Eylül 2001, içinde yaşadığımız milenyum çağının gerçek miladıydı. O olayın arkasındaki sır perdesi bugün bile tam anlamıyla aralanabilmiş değil. Hatta Donald Trump, seçim kampanyası sırasında bu karanlık noktaları aydınlatacağını vaat etmiş; uğradığı suikast girişiminin ardından ise meselenin kendisini aştığını ima etmişti.
Ne var ki İkiz Kuleler'e yapılan saldırının ardından dünyanın sürüklendiği kaos, savaşlar, darbeler ve bunun üzerine inşa edilen yeni güvenlik mimarisi tüm çıplaklığıyla ortada.
Irak, Afganistan, Libya derken son 24 yılda İslam coğrafyası adım adım ateşe atıldı. Müslümanlara yönelik faşizan politikalar küresel ölçekte meşrulaştırıldı.
Kazanan ise sadece ABD'deki devlet aygıtını adeta oyuncağı haline getiren küresel sermaye oldu. Bedelini Müslümanlarla birlikte, kaynakları binlerce kilometre ötedeki savaşları finanse etmek için harcanan, evlatlarını yitiren Amerikalılar da ödedi. Ve hep birlikte hâlâ ödemeye devam ediyoruz.
***
Gazze'deki soykırımın fitilini ateşleyen 7 Ekim saldırılarının hemen ertesi günü kaleme aldığım yazıda da benzer bir başlık kullanmıştım: "İsrail'in 11 Eylül'ü."***
Plajda kanla verilen mesaj doğrudan, kâğıt üzerinde Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazanmış Avustralya'ya mıdır, bilemiyorum. Ancak pandemi döneminde kıtada denenmiş olan faşizm denemesinin, İngiltere'yi bile geride bıraktığı dün gibi hafızamda.