16 Ekim Salı günü AK Parti Grup Toplantısı'nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bir vurgusu dikkatli gözlerden kaçmadı. Başlangıçta klasik bürokrasi tepkisi gibi okuyanlar olsa da işin aslı farklı idi. Cumhurbaşkanı, "Türkiye'nin en çok icraata, projeye, gayrete ihtiyacı olan bir dönemde kimsenin kaprisleriyle, mazeretleriyle, kariyer hesaplarıyla vakit kaybedemeyiz" dedi. Ardından, bakanlarına seslendi:
"Bakan arkadaşlarımdan ricam; şayet halen yapmamışlarsa, yetki devirlerini de süratle tamamlayıp bürokrasi çarklarının tıkır tıkır işlemesini sağlamalarıdır."
Türkiye, anayasa ile sistem değişikliğini başardığına göre Kamu Yönetimi Temel Kanunu yeniden ele alınabilir.
Osmanlı'dan bu yana kurumsallaşan valilik müessesesi geliştirilebilir. Valilere, çalışacakları ekibi belirleme imkânı da tanınarak, ildeki yatırımlar bir performans kriterine bağlanabilir.
Belediyelerin öz gelirlerinin artırılması konusu, Mart 2019 seçimlerinden itibaren kapsamlı şekilde masaya yatırılabilir.
Bakanlık sayısını azaltma kararı başlangıçta ne kadar doğru ise uygulama çıktılarına göre gözden geçirilmesi de o kadar yerinde olabilir. Yani Türkiye tecrübesinin ürettiği ideal bakanlık sayısı güncelleme gerektirebilir.
Bakanların her birinden vizyoner yaklaşımla, icraat planları alınabilir.
Politika kurullarının, ayrı birer bürokratik örgütlenmeye dönüşmesi riski gözetilebilir.