Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Darbe karşıtlığı kurumsallaştı

Yoğun gündem içinde hak ettiği karşılığı bulmadığını düşündüğüm sessiz bir devrim yaşanıyor. Bu hafta içinde Anayasa Komisyonu'nda oybirliği ile kabul edilen yasa teklifi, salı günkü Genel Kurul'da yasalaşarak yürürlüğe girecek ve demokrasi tarihimizin yüzkarası bir dönem; tamamen silinecek. Zihinlerden silinmesi elbette mümkün değil ama, başta idamlar ve acılarla açılan yaraların tamiri için devrim niteliğinde bir adım; Yassıada yargılamalarının yasal dayanağının ortadan kaldırılması. Neden bu kadar önemli aslında bunun cevabı tek bir cümlede saklı:
1960, 1971, 1980 darbeleri ile 28 Şubat Post- Modern darbesine ve hatta 27 Nisan e-muhtırasına Anasaya'dan ve TSK İç Hizmetler Kanunu'nun 35. Maddesi'ne dayanarak her 10 yılda bir darbe yapan asker ve onun vesayet temsili işbirlikçileri; darbeyi bir anlamda kurumsallaştırmıştı. Sesçilmiş demokratik siyasete Meclis'i kapatmış, onları yargılayıp idam etmiş veya zindanlara atmışlardı. Ama; bugün bu yasa ile; demokrasi ve darbe karşıtlığı artık resmen kurumsallaşmış oluyor. Yani; bundan sonra darbe yapmaya niyetli olanlar, darbe yapmaya kalkışanlar karşısında hem milleti (15 Temmuz'da olduğu gibi) hem de kurumsallaşmış bir yapıyı ve zihniyeti bulacaklar.
Gelinen sessiz devrim elbette sadece birkaç aylık bir dönemde oluşmadı, 2002 sonrasındaki zihniyet dönüşümünün, kararlı bir siyaset duruşunun bir sonucudur. Tayyip Erdoğan'ın darbelere ve her tür vesayet anlayışına karşı takındığı kişisel ve siyasal karşı duruş, 15 Temmuz gecesi sokaklara canı pahasına dökülerek demokrasiye, milli iradeye ve aslında kendisine sahip çıkan millet ile vücut bulmuş ve sonuçta topla, tüfekle, jetle, tankla, bombayla darbeye kalkışanlar birkaç saat içinde yerle bir olmuş ve yargı karşısında da cezalarını çekmiştir. Geçmişte Demirel'in, Özal'ın yapmak isteyip de yapamadığını Erdoğan başarmıştır.

Sessiz devrimin sahibi Erdoğan ve millet
Demokrasi şehidi Adnan Menderes'ten sonra AP kurulup Demirel başa geçince çok istediği halde darbe ve vesayet zihniyetini kıramadı, kendisi de darbe mağduru oldu. Hatta; Celal Bayar'ı Kayseri Cezaevi'nden çıkarmaya bile kendi grubu içindeki itirazlarla başarılı olamayıp İsmet İnönü'nün desteğiyle gerçekleştirebildi. Rahmetli Özal da; 27 Mayıs şehitlerinin naaşlarını İstanbul'a getirtip anıt mezar yaptırmayı başardı ama, gerisine gücü yetmedi. 28 Şubat, 27 Nisan ve 15 Temmuz darbelerinin muhatabı olan Tayyip Erdoğan ise; tüm darbe ve vesayet temsilcilerini püskürtmeyi başardı. Türk demokrasi tarihinin kanayan yarası artık bugün itibarıyla sona ermiştir. Tarihin kamburu, bu sessiz devrim ile ortadan kalkmıştır. Bunun baş kahramanı Tayyip Erdoğan ise; bir başka kahraman da Türk milletidir. Şunu da söylemeden geçmek istemiyorum; yaptıkları siyaset tarzı ile çok eleştirdiğim muhalefet partilerini, bu konuda "oybirliği" şuurunu gösterdikleri için kutlarım. Millete rağmen bir duruş ortaya koyularak yapılan siyasetin karşılığının olmadığını nihayet anlamışlardır inşallah.
Meclis Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç için bu yasanın bir başka anlamı var; 3 amcası da darbe mağduru. Bir amcası Yassıada'da yargılanan siyasetçi, müftü olan diğer amca sürülmüş ve akademisyen olan diğer amcanın akademisyenlik ünvanı ve hakkı elinden alınmış. Yasanın Komisyon'daki görüşmelerine katılan Bilgiç, manevi tazminat getirilmesine itiraz etti. Sebebi; darbelerin sosyal, siyasal, sanat ve her alanda milleti topyekün bütünüyle mağdur ettiği ama mağduriyetin maddiyatla ifadesinin, manevi boyutunu gölgeleyeceğinden hareketle itiraz etti ve kabul görüldü. Sessiz devrim hayırlı olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA