Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

10 üzerinden 8, iyi not!..

Behzat Ç. adlı diziyi beş dakika izlemişliğim yok.. Filmine de gideceğim yoktu. Nebil ısrar etti.. Bayramda vakit buldum. Kalktım gittim.. Nebil haklı.. Aptalca finaline rağmen iyi film. Başından sonuna (Sonu hariç) keyifle, merakla izledik. Bir polisiye aksiyon filminden daha ne beklersiniz?..
Bunda hatta fazlası var.. Bir drama var bir defa.. İnsan kendini zaman zaman seri katilin yanında hissediyor. Senaryo enfes.. Film, içerdiği dramaya rağmen bir komedi havasında gelişiyor. Salondan sık sık kahkaha sesleri yükseliyor..
Öykünün özü deseniz, tam da günümüzün konusu.. Kötü adamlar, iyi adamlar.. İyi polisler, kötü polisler.. Derin devlet.. Kim iyi, kim kötü, hepsi göreceli.. Dedim ya katil dahil.. Hangi açıdan bakarsanız.. Tabii bakış açınıza göre, sizin de iyi mi, kötü mü olduğunuz tartışılır..
Bir hayatı kurtarmak için zamanla yarışan Ç.'nin şüpheliyi konuşturmak için sille tokat girişmesini alkışlarken, aslında "İşkenceci Polisi" alkışladığınızı unutuyorsanız mesela..
Bunları geçin.. Derinlere girmeyin.. Başından sonuna, Amerika, hatta Fransa'daki benzerleri ile yarışan bir film yapmış, Serdar Akar..
Hızlı kamera kullanımı, durmadan sahne değişimi, tam televizyon çağı seyircisine paralel.. Zap yapacak vakit bırakmıyor..
Yani, Güven Parkındaki olay yerine yetişmek için yola çıkan Behzat Ç. ve arkadaşlarının 30 saniyede aldıkları yolu, Nuri Bilge Ceylan filminde üç buçuk saatte zor gidersiniz mesela..
Akar, tipleri de iyi işlemiş.. Behzat Ç. ve ekibi, Harun, Hayalet ve Akbaba birinci sınıf oyun sergiliyorlar.. Erdal Beşikçioğlu, Fatih Artman, İnanç Konukçu ve Berkan Sal.. İlk defa izliyorum dördünü de.. Müthişler.. Yarattıkları tipler de müthiş.. Seri Katil, Tardu Flordun ve savcı Canan Ergüder de öyle.. Filmde 10 saniye görünen dahil, herkesle uğraşmış Serdar ve uğraştığına da değmiş derken, asıl starlarımı da söyleyeyim..
Hakan Boyav
, deli mi, akıllı mı olduğu karışık Kolsuz Ahmet/ Süleyman da harika bir performans sergiliyor.. Breh yani..
..Ve de Cansu Dere.. Yani bir insan beyaz perdeye bu kadar mı yakışır?. Filmin yarısına gelmeden, onun olmadığı sahneler yavaş geçiyor gibi gelmeye başladı bana.. O kadar, ama o kadar iyi..
Bu ülkede hayatınızın hele de başında mankenlik yaptıysanız, medyanın çoğunluğu ve onların etkisinde kalanlar, size resmen damgalı eşek muamelesi yaparlar.. Mankenden oyuncu olmaz.. Şarkıcı olmaz.. Spiker, sunucu olmaz.. Bunlar geldikleri yere hep güzel oldukları için gelmişlerdir. Yetenekli oldukları için değil.. Kafa bu.. Böyle olunca Cansu'ya burun kıvıranları da anlıyorum tabii..
Bakmayın.. Kız harika yakışıyor rolüne.. Behzat Ç.'ye bir daha gidersem, Cansu için giderim. Öylesi..
..Ve de eski dost, Ayda Aksel'e rastlamak hoş bir sürpriz.. Seksenli yıllarda Devlet Tiyatrosu'nun en müthiş jön damı iken Ercan (Arıklı, nur içinde yatsın) "Ayda'nın oyunu var mı, aman kaçırmayalım" diye bastırırdı bana.. Bir kaç kez izlediğimiz oyunlarını hatırlıyorum. Güzelliği ayrı, oyunu ayrı çekerdi bizi..
İnternet Movie data Base'e (IMDB) girdim.. Uluslararası film ağı.. Bine yakın seyirci not vermiş Behzat Ç.'ye.. Ben çıktığım akşam baktım. Ortalama 8'di.. On üzerinden sekiz, iyi not.. Bu sabah yazarken baktım. 8.1'e çıkmış..
On üzerinden on verirdim ben, o aptal final olmasaydı..
Hani meşhur anekdot vardır..
Adam durmadan sapan yapıp kuş avlama takıntısından, mahallede cam, çerçeve bırakmazmış. Alıp Bakırköy'e götürmüşler. Altı ay tedavi görmüş. Bakmışlar iyi.. Heyet toplanmış.. Adamı çağırıp konuşmuşlar.. Hep aklı başında laflar etmiş..
"Tamam" demişler, "Burdan çıkıyorsun.. Ne yapacaksın?.."
"Hemen bakkala koşup don lastiği alacağım. Onunla sapan yapıp.."
"Atın içeri" diye bağırmış başhekim..
Altı ay daha.. Adam artık süper iyi.. Heyet gene toplanmış. Gene sorgulama.. Gene harika yanıtlar..
"Peki artık çıkıyorsun.. Ne yapacaksın.."
"Gidip güzel bir kadın bulacağım.."
Hocalar rahatlamış..
"Eee.."
"Evime götüreceğim.."
Hocalar "Bu defa tamam" der gibi bakmışlar birbirlerine..
"Eeee.."
"Yatağa atacağım.."
Artık meraktan değil keyiften soruyorlar..
"Eee.."
"Donunu sıyıracağım.."
"Eeeeeee.."
"Don lastiğini çıkarıp sapan.."
İşte Yeşilçam'da yönetmenlik kuralı galiba bu.. Sonunda ille de sapan yapacaklar..
Aşk Tesadüfleri Sever de harika değil miydi, Ömer Faruk Sorak, sonunda "Sapan" yapmasa..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA