Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Taksi Plakası sorununa çözüm!.

Mevcut düzende, plaka kiralayarak taksi sürücülüğü yapanlar, tam bir sömürü ve köle düzeninin kurbanları olarak çalışmaktadır.
Plaka sahipleri, vergisini vermedikleri fahiş miktarda gelir elde ediyorlar.
Bu parayı taksiye binen müşteri ödüyor.
Plaka sahiplerini zengin eden, taksi şoförlerinin ödemek zorunda kaldıkları yüksek kiralama ücreti tüm şikâyetlerin anasıdır.
İstanbul'da mevcut olan 18 bin kadar taksinin en fazla 2 bininin sürücüsü plakanın sahibidir. Geri kalan 16 bin araç "Plaka kiralama" yöntemiyle çalıştırılır.
Vatandaşın ve çalıştırdıkları sürücülerin sırtından kayıt dışı gelir elde eden plaka sahipleri tüm olumsuzlukların bir numaralı sorumlusudur.
Şöyle ki: Piyasa değerleri iki milyon lirayı aşan plakalar ayda 6-8 bin liraya kiralanır. Çoğu zaman sahip ile sürücü arasında 10-15 bin lira komisyon alan bir aracı bulunur.
Plaka sahibi işveren görünümünde olduğundan, sürücünün Sosyal Güvenlik priminin işveren payını ödemek zorundadır. Ama ödemez! Bu parayı da elden sürücüden alır! Hatta aldığı bu parayı bazen beyan dahi etmez ya da ayda 30 gün yerine 15-20 gün çalışmış gibi gösterir.
Plakayı bu şartlarda kiralayan şoförün; aracın akaryakıt, bakım sigorta vergi, trafik cezaları vs. masraflarını ödedikten sonra kendine de geçinecek 4-5 bin lira para kalması için ayda neredeyse 20 bin lira ciro yapması gerekir.
Bu baskı altında çok çalışır, risk alır, müşteriyi en olmadık yerden alıp, indirmek için trafik düzenine hiç aldırmaz, otobüs duraklarından tutun müşteri bulacağına inandığı her yerde bekler ve saire..
Bu ortamda sürücü suçlu değil kurbandır.
Plaka sahiplerinin kimler olduğu bilinmez. Bu işe tasarrufunu değerlendirmek için girmiş sade vatandaş kadar, plaka olayını tamamen bir ticarete dökmüş hem sürücüleri hem de taksi kullananları sömüren isimler vardır.
Üzerlerinde 20-30-40 tane plaka bulunan bu kişiler kira paralarını elden aldıkları için vergi beyanında bulunmazlar.
Bulunduklarında da gelirlerini çok düşük gösterirler.
Plaka sahiplerinin yıllık kayıt dışı toplam geliri 2 milyar lira civarındadır.
20.000 araç x 7.000 TL x 12ay = 1.680.000.000 TL
Ayrıca Plaka Sahibi ile sürücü aracılığı yapan az sayıda aracı/Simsar da yılda 100 milyon lira kazanır.
Bütün bu harcamalar kayıt dışıdır.
"Taksi Plakası Satış ve Kiralama Borsası" kurarak kayıt altına alma, şoförleri kölelikten kurtaracak, hizmetin kalitesini arttıracak, taşıma ücreti ucuzlayacak ve Maliye Yeni bir Vergi kaynağı elde edecektir.
Kalıcı çözüm taksi işletmeciliğini her kademede kayıt içine almaktan geçer.
Bunun yolu da İstanbul Büyük Şehir Belediyesi bünyesinde Taksi Plakası Satış ve Kiralama Borsası" kurmaktan geçer.
Plaka sahipleri plakalarını bu borsaya kaydettirecekler ve her türlü plaka satış ve kiralaması, artık bu borsa aracılığıyla yapılacaktır.
Dükkândan satın aldığımız çiçeğin dahi, her sabah yapılan Mezat'tan (ki bir nevi borsadır) Çiçekçi tarafından açık arttırmayla satın alınıp müşteriye sunulduğunu hatırlarsak, plaka borsası kurmanın uçuk bir düşünce olmadığı görülür.
Böylece, plaka kiralayacak sürücü plaka sahibine ve aracılara değil, Belediye'ye, yani Yerel Yönetime muhatap olur.
Büyükşehir Belediyesi, Borsa aracılığıyla ihtiyaca göre yeni plaka çıkarıp, var olanları satın alarak piyasayı dengede tutar.
Borsada herkese açık yapılacak kiralama veya plaka satışıyla kayıt dışılık önlenir ve zaman içinde plaka sahipliği vatandaşın sırtından rant sağlanacak bir yol olmaktan çıkar.
Bugün vatandaşın ödediği taksi ücretinin yarısı plaka sahibine ve plaka aracısına girmektedir.
Bu rant önlendiğinde taksi ücretleri yarı yarıya azalır ve şehirde özel araba kullanımı, yerini hızla taksi kullanımına bırakır.

***
Uber sorununu çözmenin, taksi sorununu çözmekten geçtiğini yazmıştım. Dostum Bülent Akarcalı bana fevkalade mantıklı, uygulanabilir ve çok işlevsel bir çözüm önerisi yolladı.
Yukarda okuduklarınız onun yazdıklarıdır.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi konuyla ilgilenir mi?.
Bugüne dek ilgilenen olmadı. Bundan sonrası için "İnşallah" deme ötesi bir şey diyemiyorum..
Ama İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'dan umudum var. En son plakayı 1966'da verip, 52 yıldan beri konuyla zerre ilgilenmeyen Belediyelere işi bırakmayıp, bir Torba Yasa ile, kesin çözümü derhal yürürlüğe koyma gücüne sahip, günümüz yürütme gücü..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA