Birkaç gündür kederliyim, ıstırap çekiyorum. Derdimi kimsenin anlayacağını sanmıyorum. Yazsam yazamıyor, konuşsam kelimeleri bir araya getiremiyorum. Mükedder bir halde, pel perişan sokaklarda geziyorum. Ne gazete okumak geliyor içimden ne de televizyon seyretmek. Son bir kaç haftadır zaten tüm haberler birbirinin aynı ''Libya'da iç savaş'' ve sonunda batılı güçlerin müdahalesi.
Peki olanları ne kadar anlayabiliyoruz? Lütfen bir sorun kendinize; Libya, Kaddafi, Libyalılar size ne ifade ediyor? Hangi televizyon kanalı, hangi makale size yaşananları anlatabiliyor? Yoksa sizin için gaddar, zalim, zulüm, acı, üzüntü, gibi Libya'da yaşananları anlatmak için kullanılan kelimeler tadı kaçmış sakız mı olmuş ağzınızda.
Belki ben size Libyalıları anlamınız için bir ayna tutabilirim...
Önce bir kaç örnek ile başlayalım;
19. yüzyılda Rusya'da yaşananları bilmek için tarih kitabı okuyabilirsiniz ancak olanları anlamanız için bu size yeterli olmaz! Ancak Tolstoy'un ''Savaş ve Barış'' romanı sizi 19.yy Rus aristokratlarının yaşamları içine sokarak gerçekleri yansıtır.
Peki siz hiç Taliban rejiminin hüküm sürdüğü Afganistan'da bulundunuz mu? Halit Hüseyni'nin ''Uçurtma Avcısı'' romanı sizi Afganistan'a götürmekle kalmayıp size ihaneti, intikamı ve acıyı öyle bir verir ki 3 gün değil 3 hafta etkisinden kurtulamazsınız.
Bu tip kitaplara daha birçok örnek verebilirim ancak ben konuma, Libya'ya geri döneyim.
Yazımın başında size kederimden bahsetmiş idim. Nedeni Süleyman isimli bir çocuk! Süleyman çocuk bakışıyla, başından geçenleri bana anlatarak dünyamı değiştirdi. Hikâyesi 1979 yılında Trablus'da başlıyor. Mutsuz bir ailenin 9 yaşındaki oğlu Süleyman. Onun başından geçenler büyüklerinin kaderini paylaşan çocukların trajik öyküsüne çok iyi bir örnek. Süleyman acı, keder yüklü, ihanetle bezenmiş hayatını bize hüzün dolu anlatıyor.
Libya da ki totaliter rejim ancak bu kadar yalın ve dramatik bir biçimde anlatılabilir. Tarih kitaplarının kapsayamayacağı, makalelerin anlatamayacağı, televizyonlarınsa gösteremeyeceği olayları bize Hisham Matar ''Erkekler Diyarında'' kitabıyla sunuyor.
Bir çocuğun gözünden Kaddafi'nin vatandaşlarına uyguladığı korku ve baskıya dayalı acımasız rejimi görmek Libya'da yaşananları anlamak açısından çok yararlı. Hiç şüphesiz ''Erkekler Diyarında'' bir romanın çok ötesinde okuyucuya bugüne kadar gazetelere yansıyandan çok daha farklı bir Libya hikâyesi gösteriyor.
Son 10 günüm bu kitabı okumak ile geçti, ben kitabı bitirdim Libya'daki insanların derdi bitmedi. Şiddetin her türlüsüne karşıyım, devrimden çok evrime inanırım. Çözümün hiç bir zaman silahla sağlanamayacağını düşünmüyor bunu biliyorum. Ancak, her ne pahasına olursa olsun, her kim yaparsa yapsın, ben bu zorba, baskıcı ve gerici rejimin yıkılmasını destekliyorum. Eğer burada olanlar Libya'nın iç meselesidir diyerek kulak ve gözlerimizi kapatma yoluna gidersek daha çok Kaddafi rejimi hakkında kitaplar okuruz.
tan.yesilada@gmail.com