New York'ta yağmurlu bir hafta ve bütün haftam kız arkadaşlarımın ayrılık hikayelerini dinlemek ile geçti. Çok ideal bir hafta olduğunu söyleyemesem de ruhum bir bakıma beslendi. Pek iyi bir beslenme değil gerçi McDonald's da hamburger yemek gibi! Ben aşkı arayıp bulamazken, bulabilmek için iğne deliklerine bile bakar olurken onlar ağız birliği yapmışçasına şikayet ediyorlardı aşktan. Neden anlatmak için beni seçtiler bilinmez, belki bir ironi belki de yalnızca bir rastlantı. Tanrı zarla oynamadığı için rastlantılara inanmam.
Aşk
Aşk'ı görmemiş biri için onu anlatmak zor olsa gerek. En iyisi ben internete güveneyim diyerek araştırmalarıma başladım. Merak ettiğim konu şu, aşkta her şey mubah mı yoksa ne yaparsan yap her şey günah mı? Böyle harikulade bir hissiyat içinde nasıl olurda günah barındırabilir???
Gerçi tüm haftam efkârlı, aldatılmış adeta keder soluyan kız arkadaşlarımla geçti. Haliyle aşkın günahını onlardan daha iyi bilebilecek biri yok diye düşündüm. Hepsinin görüşü aynı ''aşkın günahı aldatmaktır!!!'' Bana biraz fazla sığ geldi bu görüş ve ben de internete güvendim. Karşıma ne mi çıktı, Mahsun Kırmızıgül'ün bir şarkısı!!! (buna şarkı denebilirse) her yer onunla doluydu. Aradığım konuyla ilgili hiçbir şey yoktu, elim bomboş Agop'un kazı gibi etrafıma bakarken gözüm kütüphanemdeki sözlüğe takıldı. Kelime anlamları belki bana bir fikir verebilirdi!
Günah
Günah bir sistemden ayrılış, yoldan çıkma olarak tanımlanıyor. Günah her sistemde farklı yorumlandığı aklıma geldi. Müslümanlar için şarap içmek günahken Hıristiyanlıkta günah olmuyor. İlginç! O hiç şüphesiz zaman tek bir günah tanımı olamaz. Çağlar boyu tüm inanışlarda farklı tanımlanmış günahlar ama her zaman günah sistemden çıkma olarak nitelendirilmiş. Buradan yola çıkarak, günah işlemek için bir sistem olmalı! Peki, "Aşk" bir sistem mi ki içinde günahı barındırsın?
Spinoza aşkı, kişinin kendi iyiliği için sunduğu bir görüntü olarak tanımlamış. Aslında aşk aynaya bakmaktan farklı bir şey değil. Hepimiz farklı bir görüntü görüyoruz, bazen beğeniyoruz ve bazen de beğenmiyoruz. Aynadaki imaj değişiyor, değişen insanlar oluyor zamanla. O halde bir sistem olmadığına göre, aşk da günah da olmamalı içinde. Belki de cevap bu kadar basit!
Bunca şarkı, onca tartışma ne peki, nedir insanların alıp veremediği aşkla? Geçmişe gitti aklım, Havva'nın aşkıydı Adem'e elmayı yedirip cennetten kovulmalarını sağlayan, koca Truva şehri bir aşka kurban gitmişti, İngiltere kralı VIII.Edward aşkı yüzünden tahttan inmiş, Diana aşkı için öldürülmüştü ve hatta tüm zamanların en önemli grubu Beatles bir aşk yüzünden dağılmıştı. Düşündüklerim beni dehşete düşürdü, tüm aşk şarkıları ağlatıyor, etrafımdaki herkes şikâyet ediyordu aşktan. Cevabı biliyordum artık, Günah olan "AŞK"tı.
Cevap!!!
Ya Tanrı aşkı insanları sınamak için yaratmışsa? Belki de bizler aşkı şifa zannederken başımıza bela alıyoruz. Olabilir mi? Bir düşünün derim? Tüm günahlar buradan çıkmadı mı, çağlar boyu insanlar bu yüzden acı çekip, etraflarına acı saçmadılar mı? Belki de biz cevabı bugüne kadar hep yanlış yerde aradık.
Biraz da mitoloji
Eğer günahların en büyüğü Aşk ise Pandora'nın kutusunda Aşk neden yoktu? Hikâye şöyle gelişiyor, Zeus'un ateşini Prometheus çalınca Zeus şunu dedi "Prometheus seviniyorsun ateşi çaldın beni aldattın diye, ama bil ki dert açtın kendi başına da: Çaldığın ateşe karşılık bir bela, öyle bir bela salacağım ki insanlara sevmeye, okşamaya doyamayacaklar bu belayı." Daha sonra Zeus tanrılara bir kutu yaptırıp adına Pandora koydu ve içine dünyadaki tüm kötülükleri sakladı. Bu kutuyu Epimetheus a gönderdi, Prometheus o kutuyu asla açmamasını tembihles ede Epimetheus merak edip içini açtı. Böylece kin, nefret, kıskançlık, şiddet başta olmak üzere tüm kötülükler dünyaya saçıldı. Epimetheus zorlukla kutuyu kapattığında içinde son bir kötülük kalmıştı oda 'Umuttu'. Aşk yoktu kutunun içinde, neden mi çünkü Pandora Aşktı.
tan.yesilada@gmail.com