Emperyal projelerde tesadüflere yer yoktur. Her şey 'planlanmış rastlantılar' şeklinde ilerler. 'Grand strateji' asla değişmez. Farklı gelişmeler arasında hep eşgüdüm vardır. Bize sürpriz görünen her hadise aslında emperyal satranç oyununun planlı birer hamlesidir. Dolayısıyla her gelişmeyi 'büyük puzzle'ın birer parçası olarak okumak lazım. Bu gerçeği Sudan'da yeniden yaşıyoruz.
İngilizlerin 1898'de sömürgeleştirdiği 'Bilad el Sudan' (Siyahilerin ülkesi) 127 yıldır içine sürüklendiği girdaptan çıkamıyor. 1956'da bağımsızlığını kazanan Sudan doğrudan işgal belasından kurtuldu. Ancak bu sefer de iç işgal projeleriyle kaosa sürüklendi.
1956-72 iç savaşından sonra 1983-2005 arasında 22 yıl süren ikinci iç savaş süreci, Afrika'nın en büyük ülkesinin bölünmesiyle sonuçlandı. Petrol zengini ve Afrika kimliği daha baskın olan Güney Sudan, 9 Temmuz 2011'de bağımsızlığını ilan ederek BM'nin 193'üncü ülkesi oldu.
Fakat emperyal güçler sona eren Güney Sudan yerine bu kez altın, uranyum ve petrol zengini Darfur krizini aktive etti. Şubat 2003'te Darfur'daki iki grup, Arap olmayan nüfusu ezmekle suçladıkları hükümete karşı isyan bayrağını çekti.
Darfur krizinin 2001 Afganistan ve 2003 Irak işgali dönemine denk gelmesi dikkat çekiciydi. Nitekim 2006'da Etiyopya üzerinden Somali'ye yönelik bir dış müdahale senaryosu da devreye sokulmuştu.
***
Çünkü 1820'lerde Sudan'da hâkimiyet kuran Osmanlı'nın vârisi Türkiye tarihi yurduna geri dönüyordu. Türkiye'nin 2005'i 'Afrika Yılı' ilan edip Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da kıtanın ilk TİKA ofisini açması emperyal merkezlerde depreme yol açmıştı.***
Fakat ABD devreye girerek süreci baltaladı. Şarm El Şeyh'te 10 Ekim'deki Gazze zirvesinde ABD, Sudanlı taraflarla da görüştü. Ardından da tarafları Washington'da ağırladı. ABD'nin hedefi tecavüz, işkence ve açlığı bir savaş silahı olarak kullanan HDK'yı meşru bir silahlı aktör olarak aklamaktı. El Burhan'ı HDK'ya karşı taviz vermeye zorladı. Ve ne olduysa bundan sonra oldu. ABD'nin verdiği yeşil ışıkla daha da azan HDK milisleri Darfur'un başkenti Faşir'e saldırıp yeni bir sivil katliama daha imza atarak kenti ele geçirdi.