PKK'nın Türkiye'den "çekilme" kararı ülkemizi her açıdan dizayn eden 100 yıllık emperyal tanımlar ve zincirlerin de kırıldığının en somut göstergesidir. "Terörlü Türkiye"ye veda sadece siyasi büyümemizin değil ekonomik açıdan sıçrama yapmamızın da manivelasına dönüşecektir.
Bütün risk ve tehdit unsurlarının ortadan kalkmasıyla üç kıtanın merkezindeki ülkemiz sahip olduğu jeopolitik konumuyla şahlanacaktır. Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki tedarik koridorlarının, kalkınma girişimlerinin, enerji ve lojistik hatlarının vazgeçilmez rotası haline geleceğiz.
Bu aşamaya kolay varmadık. Zira Türkiye, PKK'nın kurulduğu 1978'deki çaresiz ülke değil artık. 12 Eylül 1980 darbesiyle vesayeti daha da perçinlenen o eski Türkiye artık yok. PKK'nın kurulduğu ve önünün açılıp büyümesine imkân verilen 1980'lerin jeopolitik atmosferinde etkisiz bir aktör konumundaydık. Emperyal projelerin deneme tahtası ve Batı'nın jandarmasıydık.
***
1980 darbesinden hemen önce 1979'da Suriye'ye gönderilen PKK lideri Abdullah Öcalan, 1982'den itibaren örgüt elemanlarını Kuzey Irak'taki Kandil bölgelerine ve İran topraklarına yerleştirmeye başladı. Irak, İran ve Suriye'ye konuşlandırılan PKK, iki yıllık bir siyasi ve askeri eğitimden sonra 1984'te aktive edilerek Türkiye'deki ilk eylemini gerçekleştirdi.***
2003 Irak işgalinden sonra PKK, Irak'ta ve Suriye'de PYD (Demokratik Birlik Partisi) adı altında örgütlendi. İran'da da PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) kuruldu. Ve aynı yıl Türkiye'deki saldırılarını yeniden artırdı. Bu kez ikinci Irak işgaline (2003) göre yapılandırılan yeni bir PKK terör sürecine girdik. Ve buna uygun davranan ABD, 2008'de PKK'yı George W.Bush'un talimatıyla "Önemli Yabancı Uyuşturucu Kaçakçısı" örgüt (Significant Foreign Narcotics Trafficer / SFNT) diye tanımladı. Ve bu tarihten sonra yeni bir dizaynla yeni bir strateji daha devreye sokuldu.