FETÖ'nün tastamam deşifre edildiği 2013'lerde, duayen futbol yorumcusu ve eski hakem Erman Toroğlu, FETÖ'cü futbolcuları teşhis etmek bakımından (mealen) "Bunlar ayakta su içmez, hep oturarak içerler..." demişti.
Söz konusu programa katılan bir diğer yorumcu (yalanım olmasın, programın sunucusu da olabilir) araya girmeye çalışmış; bunun FETÖ'yle alakası olmadığını, Peygamberimizin su içmekle ilgili bir hadisi olduğunu söylemişti.
Ne var ki arada kaynamıştı.
Gerçekten de kimi sahâbîler (her ne kadar rivayetler muhtelif olsa da) Peygamberimizin ayakta su içmediğini, oturarak su içmeyi uygun gördüğünü rivayet ederler.
Sonuçta Erman Toroğlu'dur; cehaleti mazur görülebilir.
Ya bunların, adı lazım değil, bir "kült" dergilerinin "Bu yıl hac mevsimi Kurban Bayramı'na rastlıyordu" şeklindeki haberine ne diyeceğiz?
Hadi bu da geçmişte kaldı diyelim; 80'li yıllarda, dini konularda bilgisiz olmayı bir tür övünç sayıp Batılı yaşam tarzının alametifarikası görenler çoktu.
Peki günümüzde, 2025 yılında sergilenen daha beter bir cehalete ne buyurulur?
***
Geçen gün Soner Yalçın'ın adamları öyle bir cehalete imza attılar ki, artık pes dedirtecek cinsten.***
Bu satırların yazarı, bundan beş yıl mukaddem, Galatasaraylı eski futbolcu Hakan Şükür'ün "Ben nereye gittim, nerede bulunduysam benden önce orada Emre Belözoğlu ve Okan Buruk vardı. Onlar el üstünde tutulurken ben neden bu hâldeyim?.." sözlerinden hareketle şöyle bir çağrı yapmıştı: "Emre ve Okan buna cevap versin... Yalansa yalan, iftiraysa iftira desinler. En azından 'Biz bıraktık ama Hakan devam ediyor besbelli' desinler. Hem bu vesileyle FETÖ'yü de tel'in etmiş olurlar..."