Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Sıçramaya ramak kala

Türkiye öyle bir ülke ki; hep dinamik, hep hareketli. Sebebi çok açık...
Ortaokulda Türkiye ile ilgili öğretilen en ezber klişeyi hatırlarsınız;
Türkiye'nin jeopolitik olarak konumu çok stratejiktir... İçinde bulunduğumuz coğrafyadan tutun da, komşularımızdaki zengin enerji kaynakları, karmaşık nüfus yapılanmaları ve daha pek çok sebep Türkiye'nin hem denge açısından hem konumu açısından önemini arttırıyor.
Keza; kendi iç zenginlik ve özelliklerimizi de ekleyin buna.
Demokrasiyle yönetilen tek Müslüman ülke olmamız, Avrupa ve dünyanın tersine hayli yüksek genç nüfusa sahip olmamız, tarihsel geçmişimiz ve devlet geleneğimizin gücü;
Türkiye'nin her noktada ve her konuda önemini biraz daha arttırıyor.
Yakın geçmiş tarihe baktığınızdaki dalgalanmaları bir başka yazımızın konusu yapıp, son 6 yıldır yaşananlara baktığımızda bile sayfalar dolusu yorum yazılabilir. Bölgedeki Arap Baharı'nın Türkiye'ye sıçratma çabalarının püskürtülmesi, Gezi olayları, 17-25 asılsız saldırıları, çukur ve hendek olayları, şehir içlerine kadar girişilen terör saldırıları, 15 Temmuz darbe kalkışması ve döviz üzerinden yürütülen ekonomi savaşları; küresel odakların içerideki piyonları eliyle yürüttükleri oyunlardı.
Ama; bunların hiçbiri sonuç vermedi, çünkü millet bu oyunu gördü, siyasette ve yönetimdeki istikrardan vazgeçmedi, liderine güvendi, kendisine güvendi ve bütün saldırıları püskürttü. Bir de sözde sınırlarımızın dışında gelişen ama doğrudan bizim güvenliğimize yönelik tehlikeyi her daim kaşıyan Suriye başta olmak üzere bölge ülkelerindeki karışıklıklara dikkat çekmek isterim.
Irak'a yönelik ambargo ve saldırıların, Rusya ile olan çekişmenin faturasının her daim Türkiye'ye çıkarılmak istenmesinden söz ediyorum. Bu fatura hem ekonomik hem askeri hem de güvenlik açısından çoklu bir kuşatmayı hedefliyor elbette. Ama; yine milletin dirayeti, güçlü lider, güven veren siyaset ile yine her seferinde püskürtülüyor bu saldırılar. Şunu eklemek gerekir ki; elbette Türkiye'nin hızı kesiliyor, istenilen sıçrama geciktiriliyor.
Kısa süre öncesine kadar S-400 üzerinden ABD'nin yaptırımlar eliyle Türkiye'yi neredeyse "batıracağı" eyyamları yapıldı.
Ama, Başkan Erdoğan'ın diplomasideki tecrübesi, sahadaki gücümüz ABD'nin bu yöndeki iştahını kırdı ve kriz alanları yönetilerek, olabildiğince yumuşak bir geçiş yapıldı.
Bunun hemen akabinde Fırat'ın doğusuna yönelik kararlı tutumumuz, Suriye konusunda ABD'nin uzlaşmaz tavrını yumuşattı ve Türkiye'nin tezlerini önceleyen konuları masaya tekrar getirtti. Müzakerenin sonunda uzlaşma iradesi ortaya kondu.
Şimdi, alınan kararların uygulanıp uygulanmamasıyla ilgili dikkatle takip süreci yaşanıyor.
Ama; burada sonuç her ne olursa olsun kesin olan tek şey var ki; güvenlik ve beka noktasında Türkiye zerre taviz vermeyecek...
Türkiye'nin dışarıdan izlenen ve kısa ve orta vadeden çok uzun vadede hesapların asıl konusu yapılan; Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz arama-sondaj çalışmalarına ayrı bir parantez açmakta fayda var.
Türkiye'nin en önemli ithalat kalemlerinden enerji bağımlılığından kurtulması yönündeki en stratejik adımların başında olan Doğu Akdeniz hamlesi, yerli ve milli enerji politikasının da en önemli aşamalarından biri. Zaten bu yüzden diyoruz ki;
Yunanistan'dan, ABD'ye, İsrail'den Kıbrıs Rum kesimine, AB'den Rusya ve Çin'e kadar herkesin gözü-kulağı-dikkati ve elbette eli; Doğu Akdeniz'in içinde!
Türkiye ile ilgili karanlık ve felaket senaryoları yazmakta, dillendirmekte ısrar edenlere, Türkiye'nin rotasının en doğru olduğu ve sıçramaya en yakın durduğu noktada bulunduğu haberini verelim istedim.
Bu konuyu irdelemeye diğer yazılarımızda devam edeceğiz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA